Ana içeriğe atla

Picasso neden böyle garip şeyler çiziyor?

 



Picasso, Dünya’nın en ünlü ressamlarından biri. Sanat üzerinde büyük bir etkiye yol açan benzersiz tarzı ile büyük bir ün kazandı. 90 yılı aşkın yaşamının 75 yılını modern sanatın gelişimi üzerine harcadı. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre Picasso ürettiği 13.500 resim ve tasarım, 100.000 baskı ve gravür, 34.000 kitap illüstrasyonu, 300 heykel ve seramik ile tanınan en üretken sanatçıdır. Fazlasıyla popülerlik kazanmış Guernica adındaki bu eseri, en büyük tablosu ve aynı zamanda Dünya’nın en etkili savaş karşıtı eserlerinden biri sayılır. Eser 1937 yılında, İspanyol iç savaşı sırasında bombalanan Guernica kasabasında yaşanan vahşeti simgeler. Saldırının asıl amacının saldırıyı planlayan ve yöneten komutanın kamuya açıklanan günlüğündeki kayıtlara göre milliyetçi güçlerin artması sonucu faşist güçlerin desteklenmesidir. Yani dönemin lideri (duraksa ve düşün ismi neydi yaa falan yap sonra neyse de geç) kendisini desteklemeyenleri korkutmak için, kendi ülkesini bombalatmıştı.

Picasso ise memleketi İspanya’nın durumuna kayıtsız kalamamış, bu yıkımı ve savaşa karşı bakış açısını anlatan bu eseri resmetmiştir. Eni ortalama 7 metre, boyu ise ortalama 3 metre olan tablo savaşın cansızlığını vurgulamak için siyah ve beyaz kullanılarak çizilmiş.

Söylentiye göre bir Nazi subayı bu resmi görünce Picasso’ya “Bunu siz mi yaptınız” diye sorar. Picasso da şöyle der “Hayır siz yaptınız.”

Tablodaki her şey aslında ince birer detay. Sembolizmle dolu bir tablo. Ancak Picasso bunların hiçbirinin anlamını açıklamamış, kişilerin bakış açısının resme anlam kattığını söylemiş. İnceleyecek olursak tablonun en solunda kuyruğu yanan bir boğa ve boğanın altında duruşundan ölmüş olduğu tahmin edilen bir çocuğu tutan kadını görüyoruz. İspanya için önemli bir figür olan boğa aslında burada dönemin hükumetini temsil etmektedir. Kadın çaresizce boğaya bakmakta ve yakarmaktadır. Sanki kadının çığlıkları hükumetin izin verdiği bu vahşeti, kucağındaki ölü çocuk ise taze yaşamların nelere kurban gittiğini anlatıyor.

Tablonun orta aşağı kısmında askerin elindeki parçalanmış kılıç ve üzerinde biten çiçek ise umudun sönüşünü ve yenilgiyi anlatıyor olabilir. Üst orta kısımda ise elinde gaz lambası tutan bir figür görüyoruz. Bu figürün elindeki lamba ise her şeye rağmen umudun var olduğuna dair bir temsil olabilir. Çünkü hemen altında gözlerini gaz lambasına dikmiş, yorgun, yaralı ama her şeye rağmen umut ettiği şeyin peşinden gidiyor gibi görünen bir başka figür görüyoruz.

Savaşın dehşetini gözler önüne seren ve gerçek bir olayı anlatan bir eser.

Örneğin Jacques-Louis David(Jak Lui David)’in “Horas Kardeşlerin Yemini” isimli tablosu da tıpkı Guernica tablosu gibi gerçek bir tarihin tablosudur. Gayette gerçekçi olarak çizilmiştir.

Peki Picasso neden böyle garip görünen tasvirler yapıyor? Örneğin Şapkalı bir kadını bu şekilde çizmek dururken, neden tutupta bu şekilde çiziyor?

Yoksa bu adam çizmeyi mi bilmiyor? Daha gerçekçi çizemez mi? Tabii ki çizebilir.

Bu gördüğünüz eserin adı “Yaşlı balıkçının portresi” . Picasso bu eseri on dört yaşında çizmiş. Ancak muhtemelen daha önce böyle bir eseri olduğunu bilmiyordunuz. Çünkü Picasso diyince aklımıza direkt kübizm veya o değişik suratlar geliyor.

Eskiden batılı sanat Dünyası doğal Dünya’nın gerçeğe en yakın haliyle resmelidmesi gerektiği düşüncesindeydi. Sanatçılar bunu başarmak için kendilerini eğitiyorlardı. Bunun için ise ışık ve gölgeleri kullanıyorlardı. Ancak Picasso’nun aradığı şey bu değildi.

Picasso da her insan gibi hayatının belirli dönemlerinde mutlu, belirli dönemlerinde de mutsuz olmuştur. Bu büründüğü farklı ruh halleri, sanatçının eserlerine de gayet görülür bir biçimde yansımıştır. 1900 lü yılların başında çektiği maddi sıkıntılar ve yakın bir arkadaşının intihar etmesi sanatçıyı olumsuz yönde etkilemiş. 1902 ve 1904 yılları arasında yaptığı resimlerde, içerisinde bulunduğu ruh halini yansıtan eserler ortaya çıkardı ve eserlerine mavi renk hakimdi. Tablolarında çaresizlik ve umutsuzluk vardı. Bu dönemine mavi dönem adı verildi. 

1904 yılında ise ilk eşi Fernande Olivier ile tanıştı. Bu dönemde ise mavi dönem kadar umutsuzluk dolu tabloları yoktu. Resimlerinde pembenin tonlarını kullanan Picasso’nun bu dönemine ise pembe dönem adı verildi.

Ancak Picasso sürekli arayış içerisindeydi. Yeni ve herkesten farklı bir ifade tarzı bulmak için çabalıyordu.

Paris’e taşındığı zamanlar bir arkadaşı sayesinde Afrika maskeleriyle tanıştı. Bu tasarımlar ilgisini çekmişti. Belli ki Afrika maskeleri babamın da ilgisini çekmiş olmalı ki eve böyle bir şey almış zamanında. Afrika’ya gittiği zaman Senegal’den almıştı. Picasso da buna benzer maskeleri o kadar beğenmiş ki Luvr müzesinde bulunan küçük iki heykeli kendisi için çaldırtmıştı. Hatta bir zamanlar Mona Lisa tablosunu da müzeden çaldığı düşünülüyordu. Bununla ilgili videoma da sağ üst köşeden ulaşabilirsiniz. Devam edelim.

Picasso 1907 yılında büyük boyutta bir tuval alır. Ancak bu sefer yumuşak değil sert ve sık dokunmuş bir bezden yapılmış tuval alır. Resmini kiraladığı dairesinde yapmaya başlar ve tablo bitene kadar altı ay boyunca bu evden çıkmaz. Ardından bu gün Picasso’nun en bilinen eserlerinden biri olan “Avignonlu Kızlar” eserini ortaya çıkarır. Hatta bu eseri Luvr müzesinden çaldığı heykellerden ilham alarak yapar.

Bu tabloya dönemin sanatçıları çok kötü yorumlar yapar. Gerçekten çok kötü yorum yaparlar. Örneğin Fransız ressam ve heykeltraş olan Derain, Picasso için “Umutsuz bir arayış. Korkarım ki Picasso’yu bir gün tablosunun önünde kendini asmış vaziyette bulacağız.” Demiş. Kimileri delirdiğini düşünmüş, kimileri ise karikatüre yönelmesini tavsiye etmiş.

Tabiki onu destekleyenler de olmuş. Örneğin Georges Braque, Picasso’nun en yakın destekçisi olmuştur. Bu iki sanatçının işbirlikleri sayesinde tamamen yeni bir anlatı dili olan “kübizm akımı” ortaya çıktı.

Picasso aradığını bulmuştu. Artık eserlerini objektif olarak değil subjektif olarak tasvir ediyordu. Yani anlattığı varlığın gerçek özelliklerini ve niteliklerini kendi hayal dünyasında değiştirerek anlatmayı seçmişti.

Sanatçılar kendilerini farklı şekillerde ifade edebilirler. Kimileri Empresyonisttir, kimileri Empresyonizme karşı çıkarak Kübist kimileri de ekspresyonist olmuştur. Kimileri Kübizm’i çok beğenmediği için akımı biraz değiştirerek Pürist olmuştur. Pikasso kendi akımını ortaya çıkarmış, Kübist bir ressamdır. Baktığınız kübist eserler size anlamsız geliyorsa belki de Empresyonist olabilirsiniz.

Peki bir sanat eserini değerli yapan onun anlamlı olması mıdır? Picasso bu konu hakkında zamanında şöyle söylemiş: Herkes sanatı anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü anlamak istemiyorlar? Çevresindeki her şeyi anlamaya çalışmadan, insanlar geceyi, çiçekleri neden sevebiliyorlar? Ama sıra resme gelince ille de anlamaları gerekiyor. Her şeyin ötesinde, sanatçının zorunluluk yüzünden çalıştığını, dünyanın küçücük bir parçası olduğunu; ve açıklamasak da, bu Dünyada bize zevk veren bir sürü başka şeyden daha fazla bir önemi gerektirmediğini insanlar ah bir anlayabilseler! Resimleri açıklamaya çalışanlar yanlış yoldalar.

Yani bu sözlerinden anlaşılan o ki Picasso resim yaparken anlaşılma kaygısı taşımıyor. Sadece resim yapıyor. Kendisini bu şekilde ifade ediyor.

Picasso Dünya çapında başarısını kanıtlamış bir sanatçıdır. Eserleriyle sadece kendisini değil, tarihte yaşanan olayları da ölümsüzleştirmiştir. Çizdiği Guernica eseri ile Dünyaya anlatmıştır. Bu tablo bana klişe olsa da bir olayı hatırlatır. Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde geçirdiği tutsaklık günlerinden bir gün cezaevine bir müfettiş gelir. Nazım Hikmet’i merak eden müfettiş, müdürün odasına çağırtır. Nazım Hikmet gelir.

Demek meşhur Nazım sensin, der müfettiş ve aralarında ufak bir atışma olur.

Nazım Hikmet sorar: Ömer Hayyam’ı bilir misiniz?

Müfettiş: Kim bilmez Hayyam’ı diye küçümser.

Hayyam döneminde İran hükumdarı kimdi diye sorar Nazım.

Müfettiş hatırlayamadığını söyler.

Nazım Hikmet ise şöyle cevap verir: Sanatçıyı hatırladınız, ama hükumdarı hatırlayamadınız. Yıllar sonra beni bu Dünya hatırlayacak. Ama dönemin adalet bakanını ve sizi kimse hatırlamayacak.

Tıpkı bu gün Picasso’yu bilip Guernica’nın çizilmesine sebep olan dönemin liderini hatırlayamadığımız gibi.



 KAYNAKÇA

https://artradarjournal.com/2021/11/18/why-picasso-was-considered-such-a-celebrity/#1 picasso neden böyle

https://www.youtube.com/watch?v=8h0J0ADbl9E Pablo Picasso TRT2

https://www.guinnessworldrecords.com/world-records/most-prolific-painter/?fb_comment_id=770103339742041_877734955645545 Picasso en üretken ressam Guinness rekorlar kitabı

https://www.youtube.com/watch?v=FNKsoKQrbqY Guernica inceleme (Türkçe)

http://kritikincelemeler.blogspot.com/2016/11/guernica.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/Guernica_Bombard%C4%B1man%C4%B1

https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12575/32134  PABLO PİCASSO’NUN KÜBİZM’E GEÇİŞ DÖNEMİ: YAŞAMI ve ESERLERİ (1881-1907) sy:101

https://tasvir.nedir.org/ subjektif tasvir

https://www.oggusto.com/sanat/sanatci/pablo-picasso-hayati-eserleri-ve-bilinmeyenleri

https://www.trinamerry.com/trinamerryblog/picassodistortedfaces#:~:text=Most%20people%20consider%20life%20experiences,rather%20than%20what%20he%20saw. Picasso resimlerinde neden çarpık yüzler vardı?

https://fridaymagazine.ae/life-culture/people-profiles/picasso-and-the-case-of-the-missing-iberian-heads-1.2312032 Picasso çaldığı heykellerden ilham alarak Avignonlu Kızlar’ı çizdi

https://www.pivada.com/en/pablo-picasso-the-girls-of-avignon#:~:text=mask%20similar%20to-,African%20masks,-%2C%20which%20look%20different Afrika maskelerine benzeyen Avignonlu kızlar

https://www.youtube.com/watch?v=qHbTy6VIGOw&t=1178s  TRT2 Guernica Bir resim bir hikaye

https://www.goodreads.com/quotes/570301-everyone-wants-to-understand-art-why-not-try-to-understand Herkes sanatı anlamaya çalışıyor. Neden kuşların ötüşünü anlamaya çalışmıyor?

https://1000kitap.com/sahi-o-donemin-adalet-bakani-kimdi--743305

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi