Ana içeriğe atla

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar



    Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır.

Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret.

Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz.

Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi.

Bu kaşifler gittikleri gördükleri şeyleri anlatarak atlas oluşturmuşlar. Bu oluşturulan haritaların tek kaynağı okyanuslara açılan kaşifler. Yani birisi çıkıpta “ben okyanusun içinde dört başlı iki kuyrulku bir canavar gördüm” dese ona karşı çıkabilecek biri yoktu. Ve sanıyorum ki böyle olmuş. O zamanki denizcilerin çizimleri aslında bunu kanıtlar nitelikte.

Erken Dünya haritalarına baktığınızda suların altında gizlenmiş olan deniz canavarlarının resmedilmiş halini görmemiz gayet mümkün. Örneğin ilk gerçek atlas olarak kabul edilen Abraham Ortelius isimli bir coğrafyacı tarafından yazılan ve 1570 yılında basılan bu atlasın içerisine bi bakalım. https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e2/OrteliusWorldMap1570.jpg

Kitabın ilk sayfalarında bizi bir Dünya haritası karşılıyor. Haritaya biraz yakından baktığımızda ise Pasifik Okyanusu’nun iç kısımlarına doğru çizilmiş bir gemi ve hemen yanında sanki ona doğru ilerleyen kocaman tasvir edilmiş bir yaratık görmekteyiz. Aynı zamanda Antarktika diyebileceğimiz bölgenin sularında da çok farklı bir yaratık daha görüyoruz.

İlerleyen sayfalara baktığımızda İskandinavya yani Kuzey Avrupa ülkelerinin haritasına baktığımızda köşede sanırım Viyola çalan bir ichthyocentaur yani  bir insanın üst gövdesi, bir atın alt ön yarısı ve ön bacakları ve bir balığın kuyruklu yarısı olan bir deniz yaratığı görüyoruz.

210. sayfaya baktığımızda Pasifik Okyanusu’ndaki bir gemiye doğru ilerleyen iki korkunç yaratığı ve hemen altında ise deniz kızlarını görüyoruz. Bu Atlasta aslında bunun gibi birçok görsel ve yazılar var.

Bir başka örnek Olaus Magnus isimli İsveçli yazar Carta marina adını verdiği bu haritayı 1539 yılında yayınladı. Aynı şekilde çok farklı yaratıklar görüyoruz. Örneğin burada sanırım bir gemiye saldırmaya çalışan iki büyük canavar ve onları korkutmak için denize fıçıları attığını düşündüğüm mürettebat resmedilmiş.

Haritanın bir başka bölgesinde ise dev bir ıstakozun yakaladığı insan figürü görüyoruz.

 Bu ıssız sular gerçekten inanamayacağımız derecede korkutucu yaratlıklarla dolu olarak denizciler tarafından tasvir edilmişler. Ama bu gün bu yaratıkların hiçbiri ortada yok. Peki bu yaratıklar nereye kayboldu? Yoksa NASA okyanusları keşfederken bir şey buldu da ne bulduklarını bize hiç söylemeden bizi bir an önce bu gezegenden kurtarmaya mı çalışıyor?

Geçtiğimiz günlerde TikTok ve İnstagram’da ortaya çıkan bir soru ilgimi çekti. NASA neden Okyanusları araştırmayı bıraktı?

ABD hükumeti NASA’yı okyanusların derinliklerini keşfetmek için kurmuştu. Ancak keşif başladıktan bir süre sonra NASA çok korkunç bir şey buldu. Bu o kadar korkunç bir şeydi ki tüm insanlıktan saklı tutuldu. NASA’nın görevi hükumet tarafından değiştirildi. Artık okyanusları araştırmak için değil, insanları Dünya’dan çıkarmaya çalışmak için uzayı araştırmaya başladılar. Gerçekten böyle mi?

Sosyal medyada paylaşılan postların altına bu soruyla ilgili yorum olarak onlarca komplo teorisi yazıldığını gördüm. Evet bunlar çok iyi hikayeler ama tabiki gerçek değil. NASA 1958 yılında Sovyetler Birliği’nin uzaya olan ilgisine doğrudan yanıt olarak kuruldu. Yani ilk uzay aracı Sputnik 1 1957 de Sovyetler Birliği tarafından fırlatıldıktan sonra Amerika “Benim neyim eksik” diyerek 9 ay sonra NASA’yı kurdu.

Adının açılımı zaten National Aeronautics and Space Administration yani Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi.

Yani NASA eski denizcilerin gördüğü korkunç yaratıkları örtbas edip insanlığı Dünya’dan kurtarmak için falan kurulmadı. O eski haritalardaki deniz canlıları örtbasta edilmedi. Sadece gelişen teknolojiyle daha doğru incelemeler yaptık.

Eski denizciler eğitimsizdi. Ki eğitim almak isteseler bile hiç keşfedilmemiş okyanus canlıları hakkında eğitim alamazlardı. Hal böyle olunca eğitimsiz denizciler biraz da belki sallayarak anlattıkları hikayelerle okyanustaki yaşamı tanımlıyorlardı. Onların anlattıkları şeyler doğa tarihi hakkındaki yazıların ve haritalardaki çizimlerin tek kaynağıydı.

Hal böyle olunca yazılan farklı kitaplar bile aslında birbirlerinden kopyalanarak çoğaltılıyordu. Örneğin 1551 ve 1558 yılları arasında yayınlanan bir eser var. Bu eserin adı Historiae Animalium.  Sırasıyla dört ayaklı hayvanları, amfibileri, kuşları, balıkları ve diğer suda yaşayan hayvanları kapsayan dört cilde bölünmüş, 4.000 sayfadan fazla bir eser. Bu eserin 4. Cildi deniz yaratıklarını da kapsıyor. 174. Sayfasından bakmaya başladığımızda Deniz Keşişi, Deniz psikoposu ve Deniz Adamının çizimlerini görüyoruz. Sonraki sayfalarda gemilere saldıran deniz yaratıklarını görüyoruz. Bu sayfadaki çizim size de tanıdık geldi mi?  Carta Marina haritasında da neredeyse birebir aynı çizimden vardı. Büyük ihtimalle o haritadan bakılarak kopyalanmış ve bu kitaba da geçirilmişti.

17.yy dan sonra haritalarda deniz canavarları kalmadı. Aslında kaldı ama biraz daha pragmatik yani fayda sağlayan şekilde çizimler kaldı. Örneğin haritalardaki gemiler güvenli geçiş alanlarını gösterirken balık ve balinalar avlanma alanlarının iyi olduğu yerleri gösteriyordu.

Okyanuslarda canavarlar olmadığının bilimsel rahatlığını yaşarken okyanusların daha keşfedilmemiş belki milyonlarca tür ve trilyonlarca metrekareden oluştuğunu tekrar hatırlayın. Bir hortum gibi uzayan dev balık sürüleri, derinlerdeki biyolüminesan ışık gösterileri ve tonlarca ağırlıktaki dev balinalar. Bu gün teknolojimizle ne kadar övünsekte okyanusların neredeyse tamamı koca bir bilinmezlik. Eskiden haritalara çizilmiş okyanus canavarlarının varlığı hakkında bu gün hiçbir kanıt yok. Ancak birisi hariç. Bu canlının kendisi değil ama bırakmış olduğu bir kalıntısı var. Hem de Dünya’nın en derin çukuru olarak kabul edilen Marina çukurunun dibinde. Öyle çok cüsseli bir yaratık değil. Ama onu aslında çok yakından tanıyorsunuz. 2019 yılında Mariana Çukuru’nun dibine gönderilen bir araştırma aracı çukurun tabanına ulaştığında yani yüzeyden 11bin m derine indiğinde çok ilginç bir şeyle karşılaştı. Bir plastik çöple. Evet bu bir insan kalıntısıydı. Artık yeryüzünü aştık, okyanusların dibinden atmosferin ötesine kadar her yeri çöple doldurmaya başladık. Kendimizden farklı görünen canlılara canavar derken şöyle bir dönüp kendimize bakmayı hep ihmal ettik. Okyanuslarda keşfetmediğimiz muhteşem büyüklükte veya ölümcül canavarlar var mıdır bilemem. Ancak böyle devam edersek insanın en ölümcül düşmanı yine kendisi olacaktır.

 

KAYNAKÇA

https://www.loc.gov/resource/gdcwdl.wdl_03037/?r=-0.052,-0.006,0.865,0.395,0 Olaus Magnus’un Carta Marina Haritası (kaliteli)

https://cdn.instructables.com/ORIG/FV7/IEZT/I3H4MWO8/FV7IEZTI3H4MWO8.pdf garip deniz yaratıkları görselleri pdf

https://archive.org/details/theatrumorbister00orte/page/n1/mode/2up Theatrum orbis terrarum adlı Abraham Ortelius’un atlası  (kaliteli)(videomda 22, 198 ve 210. Sayfaları kullandım.)

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/e/e2/OrteliusWorldMap1570.jpg Theatrum orbis terrarum adlı atlasın içerisindeki dünya haritası (kaliteli)

https://www.biodiversitylibrary.org/item/124317#page/544/mode/1up  - - - 4. Ciltte deniz canavarları çizimleri var. (videomda Lib2 1586 sy 174 ü kullandım)

https://ocean.si.edu/human-connections/history-cultures/enchanting-sea-monsters-medieval-maps Ortaçağ Haritalarında Büyüleyici Deniz Canavarları

https://en.wikipedia.org/wiki/Pierre_Denys_de_Montfort devasa ahtapot çizimleri yapan kişi

https://blogs.loc.gov/maps/2016/08/imaginary-maps-in-literature-and-beyond-map-monsters/ Edebiyatta ve Ötesinde Hayali Haritalar: Harita Canavarları

https://theworld.org/stories/2016-04-08/why-there-are-so-many-sea-monsters-early-world-maps Neden erken dünya haritalarında gizlenen deniz canavarları var?

https://oddsalon.com/historiae-animalium/ Historiae Animalium

https://www.denizbulten.com/yazar-efsanevi-deniz-yaratiklari-61.html Efsanevi Deniz yaratıkları

https://screenrant.com/why-did-nasa-stop-exploring-ocean/ NASA Okyanusu Keşfetmeyi Neden Durdurdu?

https://oceanliteracy.unesco.org/ocean-exploration/   okyanusun sadece %5'i insanlar tarafından keşfedildi ve haritası çıkarıldı. 

http://www.zo.utexas.edu/courses/thoc/land.html#:~:text=The%20total%20land%20surface%20area,and%20about%2024%25%20is%20mountainous. yaklaşık %33'ü çöl ve yaklaşık %24'ü dağlıktır.

https://www.usgs.gov/faqs/how-does-present-glacier-extent-and-sea-level-compare-extent-glaciers-and-global-sea-level#:~:text=Today%2C%20glaciers%20cover%20approximately%3A,11%25%20of%20Earth%27s%20land%20area Dünya yüzeyinin %3'ü buzul

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lizbon Günübirlik Tur Rehberi | Lizbon / PORTEKİZ

  Herkese merhabalar. Portekiz/Coimbra’da Erasmus yapıyorum. Bugün Lizbon’a gideceğim. Sadece ilk durağımız olan Terreiro da Paço’ya metro aracılığıyla geldim. Ondan sonrasını yürüyerek devam ettim. Rotamın son durağından ise otobüsle tekrar otogara geçerek Coimbra’ya döndüm. İsterseniz turumuza başlayalım.  1.       Lizbon Katedrali, Largo da Sé 1, 1100-585 Lisboa Burası lizbon katedrali. 12. Yy da inşa edilmiş ve Lizbon şehrinin en eski katedralidir. Burası eskiden Araplar tarafından cami olarak kullanılmış ama sonradan portekizin ilk kralı buradaki camiyi yıkıp yerine bu katedrali inşa ettirmiş. Bu nedenle sadece ibadet merkezi olarak değil Arapların geri dönmesine karşın kale olarak kullanılmış. Daha sonraları depremlerden etkilenmiş ve farklı değişimlere uğramış. Ama O günlerden günümüze kadar gelmeyi başarmış. Aynı zamanda yine bu yol üzerinden geçen meşhur “28 no lu tramvay” ı görüyoruz. Eğer isterseniz binme imkanınız tabiki var. Ama biz ...

Ayaklarınla da tat alabilirsin

      Size bir soru: Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? Siz bunu düşünürken ben hem cevabı hazırlayım hem de biraz bir şeyler anlatayım. Bildiğiniz gibi canlılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Aslında bu her canlıya verilmiş bir süper güçtür. Önemli bir güçtür. Ama o türe ait her canlıda bu güç bulunduğu için pekte önemli değildir. Mesela köpeklerin burnu insanlara göre binlerce kat daha fazla koku ayrıt eder. Köpek balıkları suyun içindeki kan kokusunu kilometrelerce öteden alır. Çitalar saatte 100km hıza kadar ulaşabilir, elektrikli yılan balıkları elektrik üretebilir aynı şekilde vatoz balıkları da öyle. Kaplumbağalar çok uzun yaşayabilirler. Tembel hayvan günün 18 saatini uyuyarak geçirebilir. Bu da bir süper güç sonuçta. Ağaçlar ve su yosunları oksijen üretir. Keçilerin göz bebekleri dikdörtgendir. Kuşlar uçar, balıklar suyun altında solunum yapar daha binlerce şey sayılabilir. Bizim sorumuza gelelim. Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? İşte bu...

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geç...