Ana içeriğe atla

Lizbon Günübirlik Tur Rehberi | Lizbon / PORTEKİZ


 

Herkese merhabalar. Portekiz/Coimbra’da Erasmus yapıyorum. Bugün Lizbon’a gideceğim. Sadece ilk durağımız olan Terreiro da Paço’ya metro aracılığıyla geldim. Ondan sonrasını yürüyerek devam ettim. Rotamın son durağından ise otobüsle tekrar otogara geçerek Coimbra’ya döndüm. İsterseniz turumuza başlayalım. 

1.      Lizbon Katedrali, Largo da Sé 1, 1100-585 Lisboa

Burası lizbon katedrali. 12. Yy da inşa edilmiş ve Lizbon şehrinin en eski katedralidir. Burası eskiden Araplar tarafından cami olarak kullanılmış ama sonradan portekizin ilk kralı buradaki camiyi yıkıp yerine bu katedrali inşa ettirmiş. Bu nedenle sadece ibadet merkezi olarak değil Arapların geri dönmesine karşın kale olarak kullanılmış. Daha sonraları depremlerden etkilenmiş ve farklı değişimlere uğramış. Ama O günlerden günümüze kadar gelmeyi başarmış.

Aynı zamanda yine bu yol üzerinden geçen meşhur “28 no lu tramvay” ı görüyoruz. Eğer isterseniz binme imkanınız tabiki var. Ama biz yürümeyi seçtik.

https://lisbongo.com/tr/llizbon-tramvay-28/

2.      R. Augusta, Lisboa

Şimdi ise Rua augusta’dayız. Burası lizbonun şehir merkezinde bir cadde. Cadde içerisinde alışveriş yapılabilecek dükkanlar kafeler bulunuyor.

3.      Praça do Comércio, 1100-148

Lizbonun şehir merkezinde bulunan bu meydanın adı prasa do komerkio. Aslında eskiden daha farklı bir adı varmış ancak 1755 de yaşanan depremden sonra bu adı almış. Yaklaşık 200 yıl boyunca portekiz krallarının sarayı bu meydanda yer almış. Ancak tabiki depremle beraber onlar da yok olmuş.

Ortada bulunan heykel ise Kral I. Jose’ye hizmet eden Portekizli bir devlet adamının heykeli bulunuyor. İsmini ekranda görüyorsunuz. Bu adam dönemin en önemli bakanıymış hatta hükumetin gizli başkanı olarak biliniyormuş.

4.      25 Nisan Köprüsü, Pte. 25 de Abril, Lisboa

Bu köprü tejo nehri üzerine kurulmuş bir asma köprüdür. Burası önceden salazar köprüsü olarak adlandırılıyormuş ancak 25 Nisan 1974 günü gerçekleştirilen darbe sonrası 25 Nisan köprüsü olarak adı değiştirilmiş.

Karanfil devrimi olarak adlandırılan bu olay 24 Nisan 1974 günü Portekizi temsil eden Paulo de Carvalho’nun Eurovision şarkı yarışmasındaki E depoi do adeus isimli parçasının çalınmasıyla başlatıldı. Bu bu şarkı aslında askeri birliklerin harekete hazırlanması için bir sinyaldi.   Ertesi gün 25 Nisan 1974 saat 12.15'te Zeca Afonso'nun Ulusal radyo kanalında seslendirdiği Grandola, Villa Morena adlı şarkısının çalınmasıyla ise ikinci sinyal verildi. Bu gizli sinyal ise askeri birliklerin operasyona başlaması için verilmişti. Bu darbenin başarılı olmasının en büyük sebebi darbeyi halkın desteklemesiydi. Şiddet kullanılmadan gerçekleştirilen bu darbe sayesinde Portekiz diktatörlükten demokrasiye geçmiştir. Aynı zamanda portekizin Afrika’da devam ettirdiği sömürgeci politika ve sürdürdüğü savaşta sona ermiştir. Karanfil devrimi adını da askerlerin tankların ve silahların namlularına karanfil takmalarından ve şiddet kullanmamalarından almıştır. Hatta izlediğim 25 nisan darbesini anlatan bu filmde sivillerin güvenliği için kırmızı ışıkta bile geçmediklerinden bahsediliyor. Tankın hemen yanında ise praça da comercio ya giden otobüs görünüyor. Hazır otobüse denk gelmişken biz de yolumuza devam edelim...

https://ensina.rtp.pt/artigo/grandola-a-cancao-de-jose-afonso-que-serviu-de-sinal/#:~:text=Neste%20epis%C3%B3dio%20tamb%C3%A9m%20se%20fala,pelos%20Emissores%20Associados%20de%20Lisboa.

5.      Pastéis de Belém, R. de Belém 84 92, 1300-085 Lisboa

Geldik portekizin meşhur turtasına. Pasteis de belem ve pastel de nata. Şimdi bu iki turta arasındaki fark nedir diye sorabilirsiniz. Pasteis de belem yalnızca lizbonda üretiliyor. Hatta sadece lizbonda üretilmesinin sebebi tarifinin sır gibi saklanması olduğu söyleniyor. Portekizin diğer tüm yerlerinde satılan turta ise pastel de nata dır. Ben daha önce pastel de nata tatmadım. Şimdi de ilk kez pasteis de belem tadacağım.

6.      Jerónimos Manastırı, Praça do Império 1400-206 Lisboa

Arkamda gördüğünüz bu yapı Jeronimos manastırı. 1500 lü yılların başında Portekizli ünlü Vasco da Gama’nın yolculuğa ilk çıktığı yere yakın inşa edilmiş. 1500 lerde başlanan manastırın inşaası 100 yıl sürmüş ve her yıl için 70 kg altına mal olmuş. Bu altınlar halktan alınan vergilerle finanse edilmiş. 70x100 dersek kaç paraya mal olduğunu siz hesaplayın artık.

7.      Padrão Dos Descobrimentos, Av. Brasília, 1400-038 Lisboa

Geldik kaşifler anıtının yanına. Bu anıtın doğu ve batı yakasında olmak üzere toplamda 32 farklı portekizli kaşif bulunuyor. Bildiğiniz gibi en önemli ticaret yollarından biri olan ipek yolu zamanında osmanlı imparatorluğunun denetimindeydi ve yolu kullananları vergilendiriyordu. Avrupalılar da bu durumdan rahatsız oldukları için alternatif bir yol bulma umuduyla okyanusları keşfe çıktı. Bu sayede avrupada denizciliğe verilen önem arttı. Keşifler sonucu avrupa hızla zenginleşmeye başladı. Tabi bu zenginleşme beraberinde sömürgeciliği de getirdi. Artık bu anıta baktığınızda ne gördüğünüz size kalmış.

Bunlar arasından ünü daha fazla olan Vasco da Gama doğu tarafında 3. Sırada yer alıyor. Vasco da gama ümit burnunu keşfetti. Bu keşif sayesinde portekizden gemiyle Afrika'nın doğusuna gidip oradan da Hindistan'a denizden ulaşmanın mümkün olabileceğini gösterdi. 

8.      Belém Kulesi, Av. Brasília, 1400-038 Lisboa

Arkamda gördüğünüz belem kulesi de 16. Yy da Vasco da gama anısına yaptırılmış. Kule başta şehri koruma amacıyla yapılmış, daha sonra ise gümrük merkezine dönüştürülmüş.

Lizbon turumuzun sonuna geldik. Daha görülecek çok fazla yer var ama zaman ve bütçe işin içine girince şimdilik bizden bu kadar. Videomu beğendiyseniz abone olmayı ve like atmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayaklarınla da tat alabilirsin

      Size bir soru: Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? Siz bunu düşünürken ben hem cevabı hazırlayım hem de biraz bir şeyler anlatayım. Bildiğiniz gibi canlılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Aslında bu her canlıya verilmiş bir süper güçtür. Önemli bir güçtür. Ama o türe ait her canlıda bu güç bulunduğu için pekte önemli değildir. Mesela köpeklerin burnu insanlara göre binlerce kat daha fazla koku ayrıt eder. Köpek balıkları suyun içindeki kan kokusunu kilometrelerce öteden alır. Çitalar saatte 100km hıza kadar ulaşabilir, elektrikli yılan balıkları elektrik üretebilir aynı şekilde vatoz balıkları da öyle. Kaplumbağalar çok uzun yaşayabilirler. Tembel hayvan günün 18 saatini uyuyarak geçirebilir. Bu da bir süper güç sonuçta. Ağaçlar ve su yosunları oksijen üretir. Keçilerin göz bebekleri dikdörtgendir. Kuşlar uçar, balıklar suyun altında solunum yapar daha binlerce şey sayılabilir. Bizim sorumuza gelelim. Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? İşte bu...

Savunmasız kaldığında insanlar vahşileşebilir. | SUKU & Ritim 0

  Geçtiğimiz günlerde bir videoya denk geldim. Tolga Özuygur YouTube kanalında bir bitkiyi internetten herkesin sulayabileceği bir sistem yaptığı video paylaşmış. Yani bitkiyi internete bağlamış gibi bir şey olmuş. Sistem sadece bitkiyi sulamanızı sağlamıyor, toprağının nemini ölçen bir cihaza da bağlı. Bitki fazla sulanırsa suyun buharlaşma hızını artırmak için üzerine bir fan bağlanmış. Bu fan toprağın nemini bir nebze olsun azaltmaya yarıyor. Bu bitki dediğim gibi internete bağlı bir canlı. Binlerce insan bu bitkiyi Discord aracılığıyla saksıya yerleştirilmiş cihaz sayesinde belirlenen komutları sohbet bölümüne yazarak sulayabiliyor. Sudaki nem oranını öğrenebiliyor. Hatta yine Discord üzerinden bu bitkinin anlık olarak fotoğrafını çekip durumunu görebiliyoruz. Suku adı verilen bu bitkinin içinde bulunduğu deneyin amacı ise SUKU’yu yaşatmak. Saksısının fazla suyu atması için altında delikleri yok. Çünkü fazla sulanırsa fazla sulanması amaçlanmış zaten. Seçilen bitki ise ne susuz...

At neden L şeklinde gider

    Satranç oyunu aslında bir savaştır. İçinde kan olmayan zihinsel bir savaştır. Belki de kazananı olan tek savaştır diyebilirim. Zaten ortaya çıkma hikayesi de savaşmayı çok seven bir Krala dayanıyor. Bundan yıllar yıllar önce Hindistan’da savaş yapmaya doymayan bir kral yaşarmış. Bu kral her seferinde yeni bir savaş stratejisi denediği farklı ülkelere saldırırmış. Savaşacak bir durum var ya da yok bakmaz, bir şekilde savaş çıkarırmış. E haliyle halk bu kraldan bıkmış. İsyan çıkaralım demişler olmamış. Sonra akıllarına Hindistan’ın en bilge adamına danışmak gelmiş. Yanına gitmişler ve Ey alim bilge, bizi bu zalim kralın zulmünden kurtar demişler. Bilge adam bir müddet zaman istemiş. Aradan geçen birkaç gün sonra bilge adam elindeki kutuyla kralın kapısına gitmiş. Herkes merakla çevresine toplanmış. Kral kutuyu almış, kapağı açmış ve içinden... ...bugün satranç olarak bildiğimiz bu oyun çıkmış. Bilge adam oyunu anlatmış, kral oyunu o kadar sevmiş ki bir daha asla sava...