Ana içeriğe atla

İnanç neye yarar? Neden inanmalısın

    İnanç ve başarı, bu iki kelimeyi yanyana çok sık duyarız. Peki acaba bir şeyleri başarmak için ne kadar inanca ihtiyacımız var?

Size bir hikaye anlatayım. Çaresiz kurbağa hikayesi, belki duymuşsunuzdur. Bir gün bir grup kurbağa ormanda dolaşırken gruptaki birkaç kurbağa derin bir çukura düşmüş. Çukurdaki kurbağalar kurtulmak için zıplamaya ve kenar çıkıntılara tutunmaya çalışırken, çukura düşmeyen kurbağalar onlara boşuna uğraşmamalarını, kurtulamayıp orada öleceklerini söylemişler. Arkadaşlarının dediklerine kulak veren kurbağalar umutsuzca zıplamış ve çıkıntılara tutunamadan düşerek ölmüş. Ancak bir tane kurbağa vaz geçmek yerine sürekli en yükseğe zıplamayı başarıyormuş. Sonunda çukurdan çıkmayı başarmış. Kurbağalar şaşkınlıktan bunu nasıl başardığını sormuşlar. Çukurdan kurtulmayı başaran kurbağa ise kulağının iyi duymadığını, ona başarabileceği için cesaret verdiklerini sandığını söylemiş. Yani inandığı şeyi başarmış. Ya da ne anlam çıkarırsanız.

Aslında inanç insanlara özgü bir şeydir. Sadece günümüz insanı için değil, ilkel zamanın insanları için de geçerlidir bu. Trepanasyon terimini daha önce duydunuz mu? Diğer bir adıyla “baş delgi ameliyatı”.  Yaklaşık 5000 yıl önce ortaya çıktığı tahmin edilen bu uygulama tıbbi fayda sağlamasının yanı sıra, kötü ruhları bedenden uzaklaştırmak ve aydınlanma yaşamak için kullanılmış. Yani 5000 yıl önce bir insan, araştırmalar tam olarak bunu doğrulayamasa da, bedeninin kötü ruhlardan arınacağına ve algılarının açılacağına inandığı için kafasına delik açtırıyormuş. Ya da zorla açıyorlarmış.

İlk insandan bu günün insanına hepimizin inandığı bir şeyler mutlaka vardır. Hayatta kaybedecek en son şey inanç olmalıdır. İnancınız sizi nereye istiyorsanız oraya götürür. İnancınız yanan bir ateşin içerisinde hiç kımıldamadan, sanki yanmıyormuşçasına can vermenizi veya kolunuzun altında kaldığı büyük bir kayanın altında kolunuzu bırakıp, hayatınıza devam etmenizi mümkün kılar. O yüzden inanç, çok önemlidir.

Şimdiden uyarayım videomun devamını izlemek rahatsız edici olabilir. Bu gün size inancıyla bunları başaran iki farklı gerçek kişinin hikayesini anlatmak istiyorum.

Yanan keşişin hikayesi:

1960lı yıllarda Güney Vietnam’da çoğunluğu Budist olan bir ülkede devlet başkanı Ngô Đình Diệm (noding ziem) katolik yanlısı politikalar izliyordu. Bu durum ülkedeki Budistleri rahatsız ediyordu. Vietnam Cumhuriyeti ordusundaki birçok asker terfi alabilmek için katolik olmaktaydı. Ayrıca Katolikler bazı bölgelerde Budistlere baskı uyguluyor, dini yapıları olan Pagodalar’a zarar veriyordu. Halk, Diem’in Katolikleri kayırmasına tepkiliydi.

Hikayemizin kahramanı Thích Quảng Đức’ün(tik kan düu)  yani yanan keşişin hikâyesi 8 Mayıs 1963’de şehirdeki bir Budist kutlamasıyla başlıyor. Yüzlerce insan sokakta Budizm bayraklarıyla kutlama yapıyordu. Ancak sokakta bu bayraklarla kutlama yapmak yasaktı. Bölgeye polisler gönderildi. Bu arbedede birkaç insan hayatını kaybetti.

Bu olaylardan sonra Thich Quang Duc bir grupla beraber şehrin merkezine doğru ilerledi. Duc yolun ortasında basit bir mindere derin bir meditasyondaymış gibi oturdu. Keşişlerden birisi içinde petrol olan  bidonu çıkardı ve hepsini minderde oturan keşişin üstüne döktü. Keşiş elindeki kibriti yaktı ve bıraktığı an her yeri alev almaya başladı. Alevlerin içerisinde sakince can veriyordu. Hükumetin din adamlarına yaptığı baskıyı, ancak bu şekilde bitirebileceğine inanmıştı.

Olay anında bu fotoğrafı çeken gazeteci Malcolm Browne: “Asla acı içinde bağırmadı” dedi. İşte bunu sağlayan o Keşiş’in içindeki inançtı.

 

Hangisi daha korkunç? Ateşler içerisinde yanarak ölmek mi, yoksa kolunun sıkıştığı bir kayanın altından, kolunu keserek kurtulmak mı? Hem de kör bir bıçakla.

Kanyonda sıkışan adamın hikayesi:

Olay 2003 yılında Amerika’nın Utah eyaletindeki bir kanyonda gerçekleşti. Aron Ralston isimli doğa sporcusunun kanyondan aşağı inerkenki bastığı kaya yerinden oynadı. Düşen kaya sağ elini kanyonun duvarına sıkıştırdı. 3 gün boyunca kayayı yerinden oynatmak için farklı yöntemler denedi. Ancak kaya 350kg ağırlığındaydı. Çantasındaki malzemelerle bunu başarması mümkün olmadı. Elindeki çakıyı, kayaya vura vura köreltmişti. Artık inancı kalmamıştı. Elini sıkıştıran duvara kör bıçağıyla kendi mezar taşını hazırladı. Adını soy adını ve ölüm yılını kazıdı ve uyumaya başladı. Uyandığı zaman kayaların arkasında sarışın bir çocuk gördü. Onunla oyunlar oynadığını izlemeye başladı. Daha sonra çocuk kayboldu. Çocuğu görmesi kanyondan kurtulmasına olan inancını tazelemişti. Daha doğmayan çocuğu, onun hayatta kalma inancını güçlendirdi.

3 gün boyunca kayadan kolunu kurtarmaya ve aynı zamanda hayatta kalmaya çalışan Ralston, sonunda kayadan kurtulamayacağını anlayıp kolundan kurtulmaya karar verdi. Önce kemiğini kırdı, sonra kolunu kesti. Kolunun son parçasını kestiğinde, kayadan kurtuldu ve yere düştü.

Bunu başarmasını sağlayan, ordan kurtulması ve yaşamaya devam etmesi gerektiğine olan inancıydı.

Dünyanın iki ucundan iki farklı insan iki farklı ülke. Her şeyleri farklı. Ortak olan şey ise muhteşem bir irade ve inanç. 127 saat filmini izledikten sonra hakkında birçok yorum okudum. Çoğunluğun söylediği şey “ben olsam sadece ölümü beklerdim.” Aslında Ralston da pes etmiş hatta kendi mezar taşını hazırlamış. Ancak gördüğü halüsinasyondaki küçük sarışın çocuk onun inancını kuvvetlendirmiş ve iradesini güçlendirmiş.

Başarıya ulaşmak için ödememiz gereken bedeller vardır. Bunların kimi bir ateş gibi çok acı vericidir, kimi de bir kaya gibi çok ağırdır. Başarmak için kayayı kaldırmak herkesin aklına gelir. Peki kolunu kesmeye kim cesaret edebilir?


 KAYNAKÇA

https://www.livescience.com/62591-trepanation-explained.html trepanasyonu insanlar neden yaptı?

https://allthatsinteresting.com/thich-quang-duc-burning-monk/2 Thich Quang Duc

https://tarihkurdu.net/kendini-yakan-budist-rahip-thich-quang-duc.html# Kendini Yakan Budist Rahip: Thích Quang Duc

https://tr.wikipedia.org/wiki/Aron_Ralston Aron Ralston

https://tr.wikipedia.org/wiki/Thich_Quang_Duc#:~:text=Takvimler%2011%20Haziran%201963'%C3%BC,i%C5%9Flek%20bir%20caddesinde%20kendisini%20yakm%C4%B1%C5%9Ft%C4%B1r.

https://www.youtube.com/watch?v=d3Him6Mpvgk Kendini yakan keşiş video

https://www.youtube.com/watch?v=dN8QnxDemtk Aron Ralston Türkçe altyazılı ropörtaj

https://www.youtube.com/watch?v=hVSl-P6dIZw THE REAL VIDEO 127 Hours Amputation

https://www.youtube.com/watch?v=rjg-AyTHGcY Yedi psikopat bitiş sahnesi

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi