Ana içeriğe atla

Ne ulan bu James webb teleskobu

    


    Gran Telescopio Canarias. Dünya’nın Dünyanın en büyük tek diyafram açıklığına sahip optik-kızılötesi teleskopu. yapımı yedi yıl sürdü ve 130 milyon € 'ya mal oldu. Kanarya Adaları'ndaki bu teleskop 2016 yılında Dünya'dan 500 milyon ışıkyılı uzaklıktaki UGC0180 galaksisinin bir görüntüsünü yakaladı.

Peki Yeryüzünden bunu fotoğraflamayı başarabiliyorsak uzaya neden teleskop gönderiyoruz?

Yeryüzünden uzayın gözlenmesini engelleyen 4 farklı neden vardır. Bunlar gözlem yapacağımız şeyin uzaklığı, ışık kirliliği, hava durumu ve atmosferik türbülans dediğimiz atmosferden geçen ışıkların kırılarak yeryüzüne inmesidir. Böylesi durumda baktığımız her parlayan şey bize gözkırpıyor gibi görünecektir. Aynı zamanda atmosfer yeryüzüne düşen kızılötesi ve morötesi ışınların çoğunluğunu da engeller.

Bu sebeple Dünya’nın atmosferinin dışından yapılan gözlemler daha iyi sonuç vermektedir. Teleskoplar  bir mercek ya da ayna gibi bir optik eleman sayesinde gelen ışığı büyük bir alandan küçük bir alana toplar. Optik çapı ne kadar büyükse o kadar çok ışık toplayıp odaklayacağından, sönük olan cisimler o kadar görünür hale gelir.

Ancak Hubble'ın aynası, yerdeki en büyük gözlemevlerinde bulunanlardan çok daha küçük olmasına rağmen, teleskopun Dünya atmosferinin üzerindeki konumu ona inanılmaz bir netlik kazandırıyordu. Görüntüler yeryüzündeki teleskoplardan çok daha fazla detay içeriyordu.

Hubble Dünya etrafındaki yörüngesine gönderildiğinde güneş sistemimizdeki gezegenlerin hava durumundan diğer yıldızların etrafındaki gezegenlerin doğuşuna kadar her şeyi araştırmak için tasarlanmıştı. Hubble, Uranüs'ün çevresindeki halkalar ve Plüton'un çevresindeki uyduları buldu. Hubble sayesinde güneş sistemimizin gerçekte neye benzediğini ve nasıl çalıştığını çok daha iyi anladık. Evrenin yaşının 13,8milyar yıl olduğunun belirlenmesinde yardımcı oldu. Neredeyse her büyük galaksinin merkezinde bir karadelik olduğunu gördük.

1990'da yörüngeye yerleştirildikten sonra bilimadamları ana aynanın teleskobun çalışmalarını kısıtlayacak şekilde yanlış yerleştirildiğini tespit etti. 1993 yılında bir uzay mekiği yolculuğunda bu sorun giderildi. Hubble teleskobu tarafından kaydedilmiş olan Hubble ultra derin alan adlı fotoğraf, bugüne kadar görünür ışık ile en uzak mesafeden alınmış en detaylı görüntüydü.

2021 yılında uzaya gönderilen ve Hubble’ın ardılı olan James Webb Uzay Teleskopu birçok açıdan daha üstün astronomik araştırma programlarına sahip. Hatta sahip olduğu ileri optik donanımlar sayesinde evrenin yaklaşık 13,8 milyar yıl önce oluşumuna sebep olan "Büyük Patlama"dan (Big Bang) 200 milyon yıl sonraki halini inceleyebilecek. Amacı da zaten evrende oluşan ilk galaksileri bulmak ve gezegen sistemlerini oluşturan yıldızları gözlemek. Aynı zamanda Dünya'dan yaklaşık bir milyon 600bin km uzakta Güneş'in yörüngesinde dönen kızılötesi bir teleskop olma özelliği taşıyor. Uzak evrenin şimdiye kadarki en derin ve en keskin kızılötesi görüntüsü olan “Webb'in İlk Derin Alanı” olarak adlandırılan bu fotoğrafı görüntüledi. Bu şimdiye kadar gözlemlenen en soluk nesneler de dahil olmak üzere yüzlerce galaksiyle dolu olan bir galaksi kümesinin fotoğrafı. (SMAC 0723) Bu görüntüdeki gökada kümesi 4,6 milyar yıl önce ortaya çıktığı şekliyle bize görünmektedir.

Işığın yolculuğunun bile yıllar aldığı bu koca evreni keşfetmenin ne kadar zor olduğunu hayal edebiliyor musunuz? Bu fotoğrafın diğer tarafında olduğunuzu düşünün. Dünyaya karşıdan bakıyorsunuz. O kadar gelişmiş teleskoplarınızın olduğunu varsayalım ki size milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki bir gezegenin üzerindeki dereleri tepeleri gösteriyor olsun. Bu teleskoptan Dünya’ya baktığınızda bu günü değil 4,6 milyar yıl öncesini göreceksiniz. Dünyanın yaşının 4,54 milyar yıl olduğunu da hesaba katarsak aslında Dünya diye bir gezegenin varlığını bile göremeyecektiniz.

Galileo’nun Jüpiter’in uydularını keşfetmesi, Shoemaker Levy 9 kuyruklu yıldızının Jüpiter üzerindeki etkisinin izlenmesi, Hubble’ın yaratılış sütunlarını fotoğraflaması ve bulunan milyarlayca farklı keşif. Hepsi bize evrenin nasıl oluştuğu hakkında inanılmaz bilgiler verdi. Bakalım Webb uzay teleskopu bize evrenin oluşumu hakkında neleri gösterecek.

 

KAYNAKÇA

https://www.kozmikanafor.com/kizilotesi-isikta-yaratilis-sutunlari-pillars-of-creation/#:~:text=%E2%80%9CYarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F%20S%C3%BCtunlar%C4%B1%E2%80%9D%20ad%C4%B1%20verilen%20bu,yer%20ald%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20y%C4%B1ld%C4%B1z%20olu%C5%9Fum%20b%C3%B6lgesidir. Yaratılış Sütunları

https://solarsystem.nasa.gov/missions/james-webb-space-telescope/in-depth/ Webb uzay teleskopu

https://evrimagaci.org/james-webb-uzay-teleskobu-hakkinda-bilmeniz-gereken-her-sey-nasil-uretildi-gorevi-ne-nasil-tasarlandi-10428

https://www.rmg.co.uk/stories/topics/what-has-hubble-space-telescope-discovered#:~:text=Discovered%20two%20moons%20of%20Pluto,black%20hole%20at%20the%20centre. Hubble neyi keşfetti?

https://www.nasa.gov/content/discoveries-why-a-space-telescope neden uzay teleskobu?

https://www.nasa.gov/image-feature/goddard/2022/nasa-s-webb-delivers-deepest-infrared-image-of-universe-yet evrenin şimdiye kadarki en derin görüntüsü

https://english.elpais.com/elpais/2016/06/10/inenglish/1465541030_515407.html Kanarya adalarındaki teleskop ve çektiği görüntü

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi