Ana içeriğe atla

İnsanlar enkaz altında nasıl günlerce hayatta kaldılar?

 


    6 şubat 2023 Maraş depreminde on binlerce insan enkaz altında kaldı. Kimi depremin yaşandığı aynı gün enkaz altından canlı olarak çıkarıldı. Kimi 48 saat, kimi 150 saat kimi 260 saat yani neredeyse 11 gün boyunca enkaz altında kurtarılmayı bekledi.

Peki bunu nasıl başardılar? Bir insan yemeden içmeden ne kadar dayanabilir? İNTRO

6 şubat 2023 Maraşta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki büyük deprem sonucu onbinlerce bina, içerisinde yaşayan on binlerce insanla beraber yıkıldı. Bir afetin ardından ilk 24 saat çok önemlidir. Çünkü çoğu kurtarma ilk 24 saat içerisinde gerçekleşir. Sonrasında ise hayatta kalma şansı her geçen gün azalır. Çünkü yaşamak için biliyorsunuz ki bazı şeylere ihtiyacımız var. Yemek yemek, su içmek veya ısınmak gibi. Ancak bazı insanlar açlığa ve susuzluğa rağmen günlerce enkaz altında kalabiliyorlar.

Peki bir insan yemeden içmeden kaç gün hayatta kalabilir?

Genel olarak yetişkin bir insan 1 ila 2 ay boyunca yemek yemeden hayatta kalabilir. Ancak bu süre zarfında su içmelidir. Su içmeden 3 gün kadar yaşanabilir. Çok nadiren bu süreler 8-10 gün arasında değişebilir. Ancak bu sürelerin bedenin yaşam faaliyetini sürdürebilmesi için olağan üstü süreler olduğunu unutmayın. Yani kendiniz denemeyin. Araştırdığım kaynaklara da açıklamaya bıraktığım linkten ulaşabilirsiniz.

Vücudun su kaybetmesine tıpta dehidratasyon gündelik hayatta da dehidrasyon denir. Aşırı susamayla başlar, yorgunluk hissiyle devam eder ve müdahale edilmemesi durumunda organ yetmezliğine neden olur. Bu süreçler kişinin yaşına, kilosuna, bulunduğu ortamın ısısına vb. Şeylere bağlı olarak değişiklik gösterir. Örneğin çok sıcak bir hava durumunda terleyerek daha fazla su kaybederiz. Soğuklarda daha az su ihtiyacı hissederiz.

Vücudumuzun suya neredeyse her fizyolojik olayda ihtiyacı vardır. Terlemek, tükrük oluşturmak, idrar yapmak gibi vücudumuzun bir çok alanda suya ihtiyacı vardır. Dehidrasyon sürecinde ise vücutta su olmadığı için ter üretilemez ve vücut ısısı artabilir. Bu da yüksek ateşe sebep olabilir. Kan hacminde düşüşe neden olabilir. Bu da bilinç kaybına veya yaşam kaybına yol açabilir. Böbrekler düzgün çalışmaz. Bu da vücuttaki toksinlerin birikmesine, bu da organ yetmezliğine dolayısıyla hayatı kaybetmeye neden olur. Yani su içmeden, sıvı tüketmeden, içinde su barındıran bir şeyler yemeden 3 günden fazla hayatta kalabilmek mucizedir. Peki dünyada kaydedilmiş en uzun süre su içmeme rekoru kaç gündür?

Bilinen en uzun süre susuz kalan kişinin rekoru 18 gündür. Bu kişi Avusturyalı Andreas Mihavecz dir. 1979 yılında kaza yapan bir arabada yolcu olduğu için kendisi yanlışlıkla gözaltına alındı. Dolayısıyla ondan sorumlu olan 3 memurda birbirlerine güvenerek Mihavecz’i serbest bıraktıklarını düşündü. Aile fertlerinin yalvarışları da görmezden gelindi. Hücresi bodrum katında olduğu için çığlıklarını kimse duymadı. Yiyecek ve su erişimi olmayan Mihavecz kilitli olduğu hücrenin duvarlarında oluşan nemleri yalayarak hayatta kaldı. 18 günün sonunda bodrumda şans eseri fark edildi. Bulunduğunda 24 kilo vermişti.

Depremzede olarak enkaz altında bilinen en fazla kalma süresi ise 63 gün. Ama tabiki aç ve susuz değil. 8 ekim 2005’te Pakistan’ı vuran ve 70,000 kadar insanın ölümüne sebep olan bir deprem yaşandı. Naqsha Bibi adında 40 yaşlarında bir kadın da enkazların altında kalmıştı. Okuduğum bilgilere göre mutfağında yıkıntıların arasına 63 gün sonra canlı olarak bulundu. Çürümüş yiyecekler ve yağmur suyu içerek hayatta kaldı. Ancak kaslarının yüzde 80i hareket etmemesinden dolayı işlevini yitirmişiti.

Bir başka örnek 12 Ocak 2010'da Haiti'de meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki deprem. Tahminen 230.000 kişinin ölümüne, 300.000 kişinin yaralanmasına ve bir milyon kişinin evsiz kalmasına neden olmuştu. Depremden tam 27 gün sonra enkaz altında kalan 27 yaşındaki Evans Monsignac canlı olarak çıkarıldı. Kendi açıklamalarına göre yattığı yerden bir su sızdığını hissetti. Bu suyun Pazar yerinin altından sızan lağım suyu olduğunu farketti. Hayatta kalmak için tek sıvı kaynağı buydu. O lağım suyunu içerek 27 gün boyunca hayatta kalmayı başarmıştı.

Bunların örnekleri aslında Maraş depreminde de mevcut. İnternetten bazı depremzedelerin videolarına denk geldim. Enkaz altında idrarını içerek su ihtiyacını giderdiğini söyleyenler var. Evet hayatta kalabilmek için vücuda besin girmesi gerekiyor. Ancak bir lağım suyu içmek, idrar içmek veya dışkı yemek gerçekten hayatta kalma süremizi uzatabilir mi?

Bu konu hakkında birçok yazı okudum. Çok fazla farklı görüş var. Kimileri idrarın mikrop barındırmadığını söylüyor kimileri bunun hikaye olduğunu söylüyor. Kimi depremzedeler az önce de bahsettiğim gibi lağım suyu içerek 27 gün hayatta kaldığını söylüyor kimi doktorlar da idrar içmenin vücudun daha fazla su kaybetmesine neden olacağını söylüyor. O yüzden kendi okuduklarımla kafamda oluşturduğum düşünceyi sizlere anlatacağım. Katılıp katılmadığınızı yorumlarda belirtebilirsiniz. İdrar dediğimiz şey vücudun gerek duymadığı hatta zararlı bulduğu toksinleri vücuttan atmak için oluşturduğu bir sıvıdır. Ancak vücuttan sıvı olarak atıldığı için içerisinde büyük oranda su barındıran bir sıvıdır. Susuzluktan ölmek üzereymiş gibi hissederken bir seferliğine idrar içmenin vücudumuza zararlıysa bile psikolojimize faydasının çok büyük olacağını düşünüyorum. “Sonuçta bir şeyler içtim ve susuzluğum bir nebze olsun azaldı” diye hissedecektir beyin. Düşünce gücüyle hayatta kalmak gibi diyebiliriz. Ancak bir süre sonra düşünce gücünün önüne fiziksel gerçeklik geçecektir. En azından bu fiziksel gerçeklik gelmeden kendimize biraz daha zaman kazandırmış oluruz, diye düşünüyorum. Katılıp katılmamak size kalmış.

İnsan beyni tehlikeler esnasında olağan dışı şeyleri görüp hissedebiliyor. Vücut hiç beklenmeyen sınırları aşabiliyor. O yüzden depremden yüzlerce saat sonra kurtarılan insanlar gerçek birer mucize.

 

KAYNAKÇA

https://www.drozdogan.com/bir-insan-acliga-ve-susuzluga-ne-kadar-dayanabilir/

https://dbpedia.org/page/Andreas_Mihavecz

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/04/150430_enkaz_nekadardayanilir Haiti ve Kashmir depremindeki mucizevi kurtuluşlar

https://timesofindia.indiatimes.com/world/pakistan/woman-alive-under-debris-64-days-after-quake/articleshow/1331124.cms

https://earthquake-adventure.weebly.com/evans-monsignac.html Evans Monsignac

https://www.posta.com.tr/saglik/beden-sagligi/uzmanlar-yanitladi-enkaz-altinda-idrar-icmek-hayat-kurtarir-mi-2609507  İdrar içmek hakkında haber

https://evrimagaci.org/su-bulamazsak-idrar-icmeli-miyiz-11061#:~:text=Kendi%20idrar%C4%B1n%C4%B1z%C4%B1%20i%C3%A7menin%20hi%C3%A7bir%20sa%C4%9Fl%C4%B1k,ve%20sindirim%20kanal%C4%B1n%C4%B1za%20zarar%20verebilir.

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi