Ana içeriğe atla

Millennium Challenge Tatbikatı | ABD'nin Türkiye'yi işgal planı?

 


    Kahramanmaraş depremi bin yılın felaketi olarak nitelendiriliyor. 10 ilde büyük yıkıma neden olan aynı gün içinde yaşanan iki depremin ardından, Amerika, Türkiye sularına uçak gemisi gönderdi. Bu gemi gerçekten yardım için mi gönderilmişti? Yoksa yıllar öncesinden 250milyon dolar harcanarak tatbikatı yapılan savaşın başlangıcı mıydı? Uçak gemisi Türk kıyılarına yanaşmıştı. 2002 yılında ABD’nin Milenyum Challenge adıyla yaptığı tatbikat, artık gerçek mi oluyordu?

ABD ordusu 2002 yılında Nevada çöllerinde 250 milyon dolara mal olan çok büyük bir tatbikat gerçekleştirdi. Bir kısmı dijital ortamda bir kısmı da sahada gerçekleşen bu tatbikatta yıkıcı bir depremin ardından hedef ülkenin işgali planlanıyordu. ABD kendisini mavi, hedef ülkeyi ise kırmızı olarak adlandırmıştı. Tatbikattaki kırmızı ülke, dar su yollarına egemen bir ülkedir. Bu ülkede bir deprem gerçekleşmiştir. Amerika ise yardım etmek için kırmızı ülkenin kıyılarına doğru donanmasını sürer. Buraya kadar hikaye çok tanıdık geliyor öyle değil mi? Türkiye’deki deprem ve Amerika’nın kıta sahanlığımıza gönderdiği uçak gemisi...

Millenium Challenge tatbikatında ABD, gönderdiği donanması ile beraber kırmızı ülkeyi işgal edip yönetimi ele geçirmeye çalışır. Ancak tatbikat raporlarında asla kırmızı ülkenin isminden bahsedilmez. Senaryoda Kırmızı ülkenin hukuki olarak sahip olmadığı adalar Mavi ülke tarafından ele geçirilir. Şimdi bir düşünelim. Dar su yolu diyebileceğimiz boğazların kontrolü bizde, deprem ülkesiyiz, sahip olamadığımız adalar var... Raporda Türkiye olarak bahsedilmese de insanın aklına Türkiye geliyor. Peki ABD bu tatbikatı gerçekten Türkiye’yi işgal edebilmek için mi yaptı? Buna gelmeden önce bu tatbikatın sonucundan da bahsetmek istiyorum.

ABD, donanmasıyla beraber kırmızı kuvvetlerin sınırına ulaşır ve teslim olmasını ister. Kırmızı ülkenin yönetiminde ise Deniz kuvvetleri Koorgenerali olan Van Riper vardır. Yani bu dijital oyunda Van Riper Kırmızı Takım’ınkuvvet komutanıdır. 24 Temmuz’da dijital ortamda simülasyon çalıştırıldı. Kırmızı ülkede doğal afet gerçekleşti ve ABD planlanan şekilde ülkenin sınırlarına donanması ile geldi. Van Riper, mavi ülkeye nazaran çok daha güçsüz bir kuvvetle kendisini savunması gerektiğinin farkındaydı. Bu yüzden farklı bir strateji izledi. Radarları ve telsiz iletişimini kapatarak motorsikletli askerler ile birlikler arası iletişimi sağladı. ABD bu sebeple kırmızı ülkenin haberleşme ağını bloke edemeden saldırıya geçti. Amerika hava taarruzuna başladı ve kırmızı ülke radarlarını aktif hale getirerek tüm hava saldırılarını başarılı bir şekilde engelledi. Ardından yoğun füze saldırılarıyla Amerikan gemilerini büyük hasara uğrattı. Amerikan savaş gemilerinin büyük çoğunluğu battı. Anlayacağınız üzere tatbikatı Amerika kaybetmişti. Ancak bunun sonucunda tatbikatı durdurma kararı alındı ve baştan başlandı. Bütün olanlara rağmen Amerika başarısızlığını kabul etmedi. Ki savaşı simüle ederken neyi amaçladıklarını bilmiyoruz. O yüzden simülasyonu kaybetmiş olmaları başarısızlıklarını göstermiyor olabilir.

Peki gelelim az önceki sorumuza. ABD bu simülasyonu Türkiye’yi işgal etmek için mi gerçekleştirdi?

Öncelikle bir kaç yanlıştan bahsetmek istiyorum. Millenium Challenge raporlarında hiçbir ülkenin adından bahsedilmiyor. Aynı zamanda Dünya üzerinde herhangi bir konum da belirtilmemiş. İnternetten okuduğum bazı haberlere göre ABD nin simülasyonda kırmızı ülke olarak bahsettiği yer Irak olarak tahmin edilmiş. Düşününce şartlar uyuyor. Irak’ta bir deprem kuşağı içerisinde yer alıyor ve kıyılarında kendisine ait olmayan Kuveyt’e ait adalar var. Hatta bu tatbikattan 7 ay sonra Irak işgal ediliyor. Bir başka benzerlik olarak Millenium Challenge raporlarında Kırmızı ülkenin uluslararası su yoluna mayın döşediğinden bahsediliyor. Tam olarak şöyle yazıyor:

OPFOR'un (yani karşı gücün) önemli bir uluslararası su yolunu mayın döşeyerek kapatma girişimi de Mavi'yi şaşırttı.

 (sy 141 OPFOR's attempt to close an important international waterway by mining also caught Blue by surprise)

Senaryoya göre Mavi ülkenin hedeflerinin arasında uluslararası ticaret yollarının güvenliğini sağlamakta var. Yani mayın döşenmiş uluslararası su yolunu Marmara denizinideki Boğazlar olarakta düşünebiliriz, Irak’a yakın olan Umman körfezindeki Hürmüz boğazı olarakta düşünebiliriz.

Bu tatbikatın artından bu günkü Vatan partisi tarafından söz konusu ülkenin Türkiye olduğu birtakım çıkarımlarla Cumhurbaşkanına, başbakana, Dışişleri bakanına ve Genelkurmay bakanlığına bildirildi. Bu bu çıkarımlar şöyleydi:

-        Zamanın Genelkurmay Başkanı’nın 3 Eylül 1999 günü, “28 Şubat’ı bin yıl sürdürme” kararlılığını açıklamamasının ardından “Bin yılın meydan okuması” tatbikatına karar verilmesi. Tatbikat 2002 de gerçekleştiriliyor ama gerçekleştirme kararı 1999 yılında veriliyor. Tatbikatının adının Genelkurmay başkanının açıkladığı kararın adıyla benzeşmesi bir bulgu olarak düşünülmüş. “28 şubatı bin yıl sürdürme” ve “Bin yılın meydan okuması”

-        İkinci bulgu ise tatbikatın Lozan antlaşmasının imzalanmasının 79. Yıldönümüne denk gelen 24 temmuz 2002 tarihinde başlatılmasıydı.

-        Üçüncü bulgu bu tatbikatın 22 gün sürmesiydi. Yani  Sakarya savaşı süresi kadar sürmüştü.

-        Dördüncü bulgu şöyle: Tatbikatın senaryosuna göre hedef ülkede şiddetli bir deprem meydana geliyor. Aynı gün uluslararası mahkeme o ülkenin iç işlerini ilgilendiren olumsuz bir karar alıyor. Bunun üzerine ülkenin ordusu yönetime el koyuyor ve uluslararası mahkemenin kararlarına tepki olarak Dünya’nın en stratejik deniz yolunu abluka altına alıyor. Yani önemli bir boğazı kuşatıyor. Bu boğaz meselesi de tabiki İstanbul boğazını anımsatıyor

11 maddeden oluşan bu bulguların sonucunda sanki Amerikanın Türkiye’yi işgal edecekmiş gibi planlar yaptığı iddiası ortaya atıldı. Ancak bu iddia tabiki hala kanıtlanmış değil.

Buraya kadar yorumumu katmadan okuduklarımı öğrendiklerimi size aktardım. Şimdi benim düşüncelerime gelelim. Millenium Challenge raporları 700 küsür sayfalık bir rapor. Üstelik Amerika’nın hayali bir ülkeyi işgal ettiği simülasyon raporu. Önemli bir şey yani. Ancak bu raporları bulmak için Google’a Millenium Challenge raporları PDF yazıyorsunuz ve buluyorsunuz. Sonra bu PDF’i okuyorsunuz ve Amerika’nın ülkenizi işgal edeceğini anlıyorsunuz. Şahsen ben bu işin bu kadar kolay olabileceğine inanmıyorum. Hatta bana biraz şey gibi geliyor hani falcı aslında herkese aynı hikayeyi anlatır ve herkeste oha benden bahsediyor diye şaşırır ya. Onun gibi bir şey.  Ki 2002 yılından sonra yine Türkiye’de çeşitli depremler meydana geldi. Ama herhangi bir işgal durumu olmadı. Zaten Türkiye deprem sonrası Dünya’ya  4. Seviye alarm ilan etti. Bu da uluslararası desteğe ihtiyacı olduğu anlamına geliyor. Yani Amerika çıkıp kendisi gelmedi, Türkiye zaten yardım talebinde bulundu.

Sonuç olarak yerli ve milli komplo teorilerimizden biri diyebiliriz. Videomun sonuna geldik. Millenium Challenge’ın ne olduğundan bahsettim. Videomu beğendiyseniz beğenmeyi, benzer videolar için takip etmeyi unutmayın. Konu hakkındaki düşüncelerinizi de yorum olarak bırakabilirsiniz. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın

 

KAYNAKÇA

https://www.aydinlik.com.tr/haber/millenium-challenge-2002-tum-yonleriyle-abdnin-turkiyeyi-isgal-plani-367736 Vatan partisinin sunduğu buluntular

https://www.youtube.com/watch?v=58PzStIkbRI Millennium Challenge Tatbikatı ve ABD İşgali Komplosu (Ayhan Tarakçı)

https://www.esd.whs.mil/Portals/54/Documents/FOID/Reading%20Room/Joint_Staff/12-F-0344-Millennium-Challenge-2002-Experiment-Report.pdf  700 küsür sayfalık tatbikatın raporları

https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/binyilin-stratejik-aldatmasi-millennium-challenge-2002-mc02-368694

https://en.wikipedia.org/wiki/Paul_Van_Riper

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi