Ana içeriğe atla

Elektrikli araçların dijital motor sesleri


   

 Tarihte pek çok araba modeli görülmüştür. Bu arabaları insan gücüyle, hayvan gücüyle, buhar gücüyle ve petrol gücüyle çalıştırık. Yakın zamanda ise elektrikli otomobilleri yavaş yavaş görmeye başladık.

Bu güne kadar gördüğümüz bu araçların hepsinin aslında kendine özgü sesi vardır. Örneğin bu sesi duyarsanız... bi tren olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Ya da bu ... bir at arabası. Ya da bu bir... teneke sesi. Ama Lamborghini yi de kabul ederim.

Şimdi size bir elektrikli araç videosu izleteceğim. Aracın sesini iyi dinleyin.

Bir şey fark ettiniz mi? Bu aracın motor sesi aslında dijital. Bu gün sokakta gördüğünüz elektrikli olmayan otomobillerin motor seslerinin farklı olma sebebi aslında motorun boyutlarıyla alakalı

Farklı boyut, farklı silindir ve farklı pistonlar kullanıldığı için farklı sesler duyulur. Ancak elektrikli arabalar fazlasıyla sessizdir.

E o zaman bu iyi bir şey değil mi? Sokaklar daha gürültüsüz olur. Neden dijital bir motor sesi tasarlama gereği duyuyorlar?

Örneğin bir yolun karşısına geçmeniz gerektiğini düşünün. Görme ve duyma duyularımızı kullanırız. Tabi elektrikli bir arabayı duyamayacağımız için sadece görmemiz gerekecek. Bu durum da görme engelli kişiler için ciddi riskler oluşturuyor.  Sadece görme engelliler için değil görebilen insanlar için bile aslında risk oluşturuyor.

Amerikada Ulusal Karayolu trafiği Güvenliği idaresi bunu doğruladı.  Yapılan araştırmada Hibrit elektrikli bir aracın yaya kazasına karışma ihtimalinin %66 daha yüksek olduğu görülmüş.

İşte tam da bu nedenle Amerika’da yaya güvenliğini geliştirme yasası olarak bu yasa yürürlüğe girdi. Motorlu taşıtlar için minimum ses gereksinimi yasası.

Aslında buna benzer bir başka durum 1797 yılında ABD nin orta atlantik eyaletlerinden biri olan Maryland’ın(Merilend)  Baltimor şehrinde oldu. İnsanların kızaklarını gürültülü bir hale getirmesi kanunen zorunlu tutulmuştu. Daha sonra farklı şehirlerde de benzer kanunlar ortaya çıktı.

1884 ABD nin Michigan (mişigın) Eyaletindeki Detroit (Ditroyid) şehrinin kanunlarında da özetle şöyle yazıyor:

“Bir kızağa yaklaştığı kişileri uyaracak kadar yükses ses çıkaran çan takmadıkça, bu şehirde seyahat edemez.”

İşte buna neredeyse tıpatıp benzer bir kanun sebebiyle Amerika’da Elektrikli araçların kendisini farkettirecek bir seviyede gürültüye sahip olmaları şart. Gürültü dedim ama elektrikli araçların çıkardıkları sesler, gürültüden ziyade sanki bir bilimkurgu filminden çıkmış gibi hissettiriyor.

Örneğin Alman markası olan BMW İtalyan bir müzisyen olan Renzo Vitale (renzo vitale) ile anlaştı. Renzo Vitale ise Film müziği bestecisi Hans Zimmer (hans zimer) ile birlikte çalışmalar yürüttü.  

Bu sesi sağlayan sisteme Acoustic Vehicle Alerting System(akustik Viyekıl aleording  sistım), yani kısaca AVAS (eyvas) deniyor.

Arabalar genellikle kükreme tarzlarına göre güçlü olduklarını hissettirirler. Ancak yeni nesil elektrikli arabalar kükrememesine rağmen, 2 sn de saatte 100 km hıza kadar ulaşabiliyor. Bu da asıl gücün aslında sesini yükseltende olmadığını kanıtlıyor.

Şimdi diyenler olacaktır. O motorun o rölantinin sesini hissetmeden yapay seslerle sürdüğüm arabadan ne keyfi alacağım?

Siz elektrikli olmayan yeni nesil otomobillerin duyduğunuz motor seslerinin tamamen orijinal olduğunu mu düşünüyorsunuz? Değil, onlar da dijital.

Burda aslında otomobil üreticileri otomobil alıcısı paradoksunu anladıkları için böyle bir hileye başvurmuşlar. Ama onlar Hile demiyorlar farklı isimler veriyorlar. Mesela Wolkswagen buna “Soundaktör” adını vermiş. Google’a yazdığınızda da açıklama olarak “Kabindeki motor gürültüsünü simüle etmek için kullanılan bir araç ses sistemidir.” Yazıyor.

Ford “Active Noise Control” adını vermiş. Açıklama olarak ise araç içerisinde daha iyi bir müzik deneyimi ve daha güvenli bir sürüş sağladığı söylenmiş.

Porsche ise buna “Symposer” diyor. Açıklama olarak ise bunun bir hoparlör olmadığını, bir ton hattı olduğunu söylemiş.

 Sürücüler, daha yeni ve daha iyi bir motorun tam güçte çalışmasını ve yakıt tasarrufu yapmasını istiyor. Bunları yaparken de deli gibi kükreyen motorun sesini duymak istiyor. Hal böyle olunca Markalar da müşterinin isteklerine göre araçlarını geliştiriyor.

Artık her şeyimiz yavaş yavaş dijitale doğru ilerliyor. Oyunlar ve arkadaşlıklar zaten çoktan dijitalleşti. Son bir kaç yıldır eğitim de çoğunlukla dijitalleşti. İnsanlar mutlu göründükleri anlarını birbirlerine anlatmayı bırakıp dijital ortamlarda paylaşmaya başladı. Bu dijital medya insanları içine çekti saatlerce ekran başında birbirlerimizin dijital dünyalarını takip eder olduk. Gerçekte mutlu olmayan insanların mutlu, başarısız olanların başarılı, asosyal olanların sosyal göründüğü fotoğraflarını like’lar olduk. Varsın bindiğimiz arabanın da motor sesi sahte olsun. Çok mu?

KAYNAKÇA

https://crashstats.nhtsa.dot.gov/Api/Public/ViewPublication/811526  Elektrikli araçların yayalara %66 daha fazla çarpma ihtimali (sy. 17)

https://www.govtrack.us/congress/bills/111/s841/text Motorlu taşıtlar için minimum ses gereksinimi yasası

https://books.google.com.tr/books?id=HzxOAAAAYAAJ&pg=PA99&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false ABD Michigan eyaleti Detroit şehri kızağa çan takılma kanunu sy 99

https://www.birchwoodgroup.co.uk/ford/technology/active-noise-control/#:~:text=With%20Ford's%20Active%20Noise%20Control,rough%20terrain%20in%20the%20road. Ford aktif kontrol sistemi

https://www.porsche.com/usa/aboutporsche/christophorusmagazine/archive/369/articleoverview/article06/ Porsche Symposer

https://www.washingtonpost.com/business/economy/americas-best-selling-cars-and-trucks-are-built-on-lies-the-rise-of-fake-engine-noise/2015/01/21/6db09a10-a0ba-11e4-b146-577832eafcb4_story.html Araçlar ve güçlendirilmiş motor sesleri

https://slate.com/business/2012/05/hybrid-and-electric-cars-too-quiet-why-theyre-dangerous-to-pedestrians.html Elektrikli arabaları seslendirme SLATE dergisi

https://www.youtube.com/watch?v=W3JEvecS_fI How Music Composers Are Replacing The Sound Of Engines In Cars

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi