Ana içeriğe atla

Her şey göründüğü gibi mi? | KÜTLEÇEKİMSEL MERCEKLENME




   

 Görünen her şey göründüğü gibi midir? Gün içerisinde gördüğümüz olaylara inanırız. Çevremizdekilere de gördüğümüz ve inandığımız şeylerden bahsederiz. Hatta söylediklerimize inanılmadığını düşünürsek “gözlerimle gördüm” diye vurgularız. Gözümüzle gördüklerimiz doğru olabilir. Ama doğru olan şeyler gerçek olmak zorunda diye bir kural yoktur. Bu görsele iyi bakın. Siyah noktayı bulabilir misiniz? Aslında sadece beyaz noktalar var, siyah noktalar yok. Yok deseniz aslında var gibi, var deseniz gerçekte yok. O zaman bu ne? Buna Gerçek bir şeyin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesi anlamına gelen “illüzyon” ya da “yanılsama” deniyor. Aslında Einstein’in genel görelilik teorisinin sebep olduğu şey bir illüzyonu andırıyor.

Bu gün biliyoruz ki büyük kütleli cisimler küçük kütleli cisimleri kendisine doğru çeker. Eskiden Dünya ve diğer gezegenlerin Güneşin çevresinden ayrılmadan dönme sebebini Güneş’in kütlesine bağlardık. Einstein genel görelilik teorisinde aslında bunun sebebinin Büyük kütleli cisimlerin uzay-zaman bükülmesine sebep olmasından kaynaklandığını açıklamıştır. Yani kütle çekiminin, uzay-zaman bükülmesinin bir etkisi olduğunu göstermiştir. Peki bunun illüzyonla benzerliği ne?

Örneğin Güneşin arkasında olan bir yıldızı teleskoplarla Güneşin daha farklı bir yerinde görmemize sebep olan genel görelilik kuramıdır. Peki bu olay nasıl olur? Herhangi kütleli bir cisim çevresindeki uzay ve zamanı büker. Yani kütle uzayda ilerleyen ışığı da büker. Işınların düz bir çizgide ilerlemek yerine cismin çevresinde dönüş yapması beklenir.

Elimdeki bu lensi büyük bir gezegen gibi düşünelim. Nasıl ki bir yere tuttuğumuzda arkasındaki cisimlerin yerlerinin değişmiş olduğunu görüyorsak, Güneş’te benzer şekilde kütlesi sebebiyle ışığın yönünü değiştirir. Einstein da genel görelilik kuramında bundan bahseder.

Işığın bu yön değiştirmesine ise kütlesel merceklenme denir. Yani uzayda ışığın yönünü değiştiren devasa bir mercek var ve ışığın yönünün değişmesi demek, baktığın şeyin aslında orda olmadığı demek. Hubble uzay teleskopu da bunu doğruluyor. ABD nin Maryland eyaletindeki gökbilimciler Hubble’ın görüntülerini kullanarak Dünya’dan beş bin ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın ışığının Dünya’ya 17 ışık yılı mesafedeki beyaz cüce yıldız olan Stein 2051B’nin hizasına geldiğinde bükülerek konum değiştirdiğini gözledi. 2013 ve 2015 yılları arasında yapılan bu gözlemde Genel görelilik teoremi sebebiyle geri plandaki yıldızın aslında orada olmadığını kaydettiler.

Göründüğü yerde olmamış olmaları, yerlerinin tespiti açısından bize zorluk çıkarıyor olabilir. Ama bu kütlesel merceklenme sayesinde, çok çok uzaklardaki yıldızların bile kütlesini hesaplayabiliyoruz.  Şöyle ki:

Kütle çekim kuvveti kütleye bağlıdır. Kütle ne kadar büyükse kütleçekimsel merceklenmenin etkisi o kadar büyük olur. Toplanan verilerin hesaplanması ve arkaplandaki yıldızın ışığındaki sapmanın ölçülmesi ile Stein 2051B nin kütlesi doğrudan ölçülebilmiş oldu. Bu sayede Güneşin %68 i kadar büyüklükte olduğu tespit edildi. 

Sonuç olarak orada gördüğümüz ışık bile aslında orada olmayabiliyor. Yani her şey dünyadan göründüğü gibi değil.

Başka bir örnek mesela Mars Gerilemesi diye bir şey duydunuz mu? Mars retrosu da deniyor. Biliyoruz ki Gezegenlerin yörüngesi eliptiktir. Ancak geçmiş zamanlarda buna inanılmıyordu. Gezegenlerin Garip zigzaglı bir yörüngeye sahip oldukları düşünülüyordu ve ismine de Ptolemik kuramı denmişti. Bunun sebebi ise ağırlıklı olarak Marstı. Bu gün biliyoruz ki gezegenlerin yörüngeleri eliptiktir. Ama Mars, Dünya üzerinden gözlendiği zaman yörüngesinde bir sapma görülüyor. Normal yörüngesinde ilerleyen Mars Birden yavaşlayıp geri dönüp sonra tekrar ilerlemeye başlıyor. Peki Neden böyle garip bir hareket sergiliyor?

Yıl kavramı gezegenin güneş etrafında bir tam turunu tamamlamasını ifade eder. Biliyoruz ki Dünya’da bir yıl 365 gündür. Marsta ise bir yıl 687 gündür. Haliyle bu gezegenlerin yörüngedeki dönüş hızları birbirlerinden farklıdır. Dünya’dan Mars gözlendiği zaman bu dönüş hızı farklılığı sebebiyle sanki Mars bu şekilde hareket ediyormuş gibi görünür. Trafikte hızla ilerleyen bir aracın içinde olduğunuzu düşünün. Araç ilerledikçe önündeki araçları geçiyor. Baktığınızda aslında o arabalar geriye doğru gidiyormuş gibi hissettirebilir ama asıl olan sizin aracınızın daha hızlı ilerlemesidir. İşte Mars retrosu denilen olay aslında buna benziyor. Bunu daha iyi anlatabilmek için bilgisayarıma geçtim. Şimdi Stellarium yazılımından Mars’ı bulalım. O garip hareketi sergilediği zamanı ben daha önceden bildiğim için buraya yazıyorum. (22,10,06) 22122122353603006Bu hareket yaklaşık 5 ay civarında sürüyor o yüzden ben hızlandırılmış olarak göstereceğim. Şimdi Mars’ın hareketini izleyelim. Kademeli olarak yavaşladığını daha sonra aniden geriye doğru hareket ettiğini ve sonra tekrar eski yönünde ilerlediğini görüyoruz. İşte buna Mars gerilemesi deniyor. Sebebi de Dünyadan gözleniyor olması. Diğer gezegenler de Dünyadan gözlendiğinde yine zigzaglı bir yörüngedeymiş gibi görünüyorlar. Aslında Güneş merkezli olarak gözlendiği zaman gezegenlerin eliptik bir yörüngede oldukları anlaşılıyor.

Burda ilgimi çeken bir gözlem daha yaptım. Güneşin bir yıl boyunca yaptığı hareketi gözledim ve gökyüzünde tam 24 saatte bir ortalama konumuna göre yıl içerisindeki hareketlerini işaretledim. Ve ortaya bu görüntü çıktı.

 Bu yaptığım şeye ise analemma deniyor. Yani bulunduğunuz aynı konumdan bir yıl boyunca her gün aynı saatte güneşin fotoğrafını çekerseniz, bir yılın sonunda güneşin gökyüzünde oluşturmuş olduğu bu gizli şekli görebilirsiniz. Benzer olarak az önce bahsettiğim mars’ın hareketi sonucu oluşan bu şekil de bir analemmadır. Buna örnek olarak Türk astrofotoğrafçı Tunç Tezelin çektiği analemma fotoğrafları vardır. Greenwich Gözlemevinin düzenlediği yarışmada 2017 yılında, çektiği “Tersinir Mars ve Satürn” adını verdiği bu fotoğrafıyla  2. Oldu.

2006 yılında çektiği bu fotoğraf ise Güneşin yıl içerisinde gökyüzündeki hareketini gösteren bir analemma. Tam güneşin üzerinde görülen siyah nokta ise ay. Tunç Tezel bu fotoğrafı Güneş tutulmasını da hesaba katarak çekmiş. Hatta bu sebeple bu fotoğrafa “tutulemma” adı verilmiş. Bir yıl boyunca fotoğraf makinesini bir milim bile kıpırdatmadan, ay tutulmasını da hesaba katarak çekilen bir fotoğraf. Gerçekten çok uğraş gerektiren bir iş.

Bu görüntülerin sebebi ise Dünya’nın Güneş çevresindeki yörüngesinin eğikliği ve elipsliği. Yani başka gezegenlerde oluşturulmak istenen analemma fotoğrafları çok daha farklı şekillerde olacaktır. Çünkü yörüngeleri farklı.

Yani her şey dünyadan göründüğü gibi değil.

Tam bir bilinmezlik. Güneşin rengi bile sabah ayrı, öğlen ayrı olur. Neredeyse her şeyin doğruluğu, referans aldığımız şeye göre değişir. Güneşi sabit ve gezegenleri Güneş’in etrafında dönüyor olarak kabul ederiz, ama aslında Güneş ve sistemi yine bir şeylerin etrafında dönüyor. Buraya kadar bahsettiğim her şey ve bahsedemediğim milyonlarca şey gözlemlenebilir evren neticesinde bilinen şeyler. Bir de bunun gözlenemeyen ve hiç bilgi sahibi olamadığımız evren kısmı var. Ya da yok. 

KAYNAKÇA

https://umutayildiz.com/evren-donuyor-mu/ evren dönüyor mu

https://tua.gov.tr/tr/blog/evren/kutle-cekimi-nedir kütle çekimi nedir

https://www.youtube.com/watch?v=2ANzyLBkjTM Einstein’in Genel Görelilik Kuramı (Türkçe)

https://evrimagaci.org/gunesin-hareketleri-gunes-kendi-etrafinda-doner-mi-gunes-uzay-icinde-hareket-ediyor-mu-9804#:~:text=G%C3%BCne%C5%9F'in%20Samanyolu%20Galaksisi%20Etraf%C4%B1ndaki,merkezinde%20bulunan%20karadelik%20etraf%C4%B1nda%20d%C3%B6ner.

https://khosann.com/gezegenler-gunes-cevresinde-nasil-donuyor/

https://www.tutulemma.com/styled-12/index.html Tutulemma

https://astroturk.net/tag/tunc-tezel/

https://www.youtube.com/watch?v=woVI6b_JYcM Analemma nedir (Türkçe)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Analemma

https://stellarium.org/ Evreni inceleyebileceğiniz bir yazılım

https://www.kozmikanafor.com/marsin-geri-hareketi/ Mars retrosu

https://www.youtube.com/watch?v=kmegYSdDpuw Mars Retrograde Motion Explained (İngilizce)

https://www.dijitalx.com/2017/06/21/einsteini-bir-kez-daha-hakli-cikaran-yildiz-stein-2051b/ Stein2051b

https://www.aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/hubble-teleskobu-isigin-kutle-cekimiyle-bukulusunu-kayda-aldi/837503

https://bilimfili.com/baska-bir-yildiza-ait-kutle-cekimsel-merceklenme-gozlendi Kütleçekimsel merceklenme

https://www.youtube.com/watch?v=SpdDUKVklvg Genel Görelilik Teorisi (Türkçe)

https://tr.wikipedia.org/wiki/Optik_ill%C3%BCzyon Optik İllüzyon

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayaklarınla da tat alabilirsin

      Size bir soru: Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? Siz bunu düşünürken ben hem cevabı hazırlayım hem de biraz bir şeyler anlatayım. Bildiğiniz gibi canlılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Aslında bu her canlıya verilmiş bir süper güçtür. Önemli bir güçtür. Ama o türe ait her canlıda bu güç bulunduğu için pekte önemli değildir. Mesela köpeklerin burnu insanlara göre binlerce kat daha fazla koku ayrıt eder. Köpek balıkları suyun içindeki kan kokusunu kilometrelerce öteden alır. Çitalar saatte 100km hıza kadar ulaşabilir, elektrikli yılan balıkları elektrik üretebilir aynı şekilde vatoz balıkları da öyle. Kaplumbağalar çok uzun yaşayabilirler. Tembel hayvan günün 18 saatini uyuyarak geçirebilir. Bu da bir süper güç sonuçta. Ağaçlar ve su yosunları oksijen üretir. Keçilerin göz bebekleri dikdörtgendir. Kuşlar uçar, balıklar suyun altında solunum yapar daha binlerce şey sayılabilir. Bizim sorumuza gelelim. Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? İşte bu...

Savunmasız kaldığında insanlar vahşileşebilir. | SUKU & Ritim 0

  Geçtiğimiz günlerde bir videoya denk geldim. Tolga Özuygur YouTube kanalında bir bitkiyi internetten herkesin sulayabileceği bir sistem yaptığı video paylaşmış. Yani bitkiyi internete bağlamış gibi bir şey olmuş. Sistem sadece bitkiyi sulamanızı sağlamıyor, toprağının nemini ölçen bir cihaza da bağlı. Bitki fazla sulanırsa suyun buharlaşma hızını artırmak için üzerine bir fan bağlanmış. Bu fan toprağın nemini bir nebze olsun azaltmaya yarıyor. Bu bitki dediğim gibi internete bağlı bir canlı. Binlerce insan bu bitkiyi Discord aracılığıyla saksıya yerleştirilmiş cihaz sayesinde belirlenen komutları sohbet bölümüne yazarak sulayabiliyor. Sudaki nem oranını öğrenebiliyor. Hatta yine Discord üzerinden bu bitkinin anlık olarak fotoğrafını çekip durumunu görebiliyoruz. Suku adı verilen bu bitkinin içinde bulunduğu deneyin amacı ise SUKU’yu yaşatmak. Saksısının fazla suyu atması için altında delikleri yok. Çünkü fazla sulanırsa fazla sulanması amaçlanmış zaten. Seçilen bitki ise ne susuz...

At neden L şeklinde gider

    Satranç oyunu aslında bir savaştır. İçinde kan olmayan zihinsel bir savaştır. Belki de kazananı olan tek savaştır diyebilirim. Zaten ortaya çıkma hikayesi de savaşmayı çok seven bir Krala dayanıyor. Bundan yıllar yıllar önce Hindistan’da savaş yapmaya doymayan bir kral yaşarmış. Bu kral her seferinde yeni bir savaş stratejisi denediği farklı ülkelere saldırırmış. Savaşacak bir durum var ya da yok bakmaz, bir şekilde savaş çıkarırmış. E haliyle halk bu kraldan bıkmış. İsyan çıkaralım demişler olmamış. Sonra akıllarına Hindistan’ın en bilge adamına danışmak gelmiş. Yanına gitmişler ve Ey alim bilge, bizi bu zalim kralın zulmünden kurtar demişler. Bilge adam bir müddet zaman istemiş. Aradan geçen birkaç gün sonra bilge adam elindeki kutuyla kralın kapısına gitmiş. Herkes merakla çevresine toplanmış. Kral kutuyu almış, kapağı açmış ve içinden... ...bugün satranç olarak bildiğimiz bu oyun çıkmış. Bilge adam oyunu anlatmış, kral oyunu o kadar sevmiş ki bir daha asla sava...