Ana içeriğe atla

Bu kahverengi değil !

 



Bilimsel olarak renk, ışığın bir ifadesidir. Bazı cisimler ışığın belirli dalga boylarını emer ve yansıtır. Bu da o cisme bakan insan için, cismin bir rengiymiş gibi algılanır. Örneğin mavi bir çiçek ışığın diğer tüm dalga boylarını emerken mavi ışığı geri yansıtır. Sadece maviyi değil eğer tüm ışığı geri yansıtsaydı bunu beyaz olarak görecektik. Işık çok az yansıdığında veya yansımadığında ise siyah olarak görünür.

Peki siyah ve beyaz renk olarak kabul edilir mi? Aslında bu tartışmalı bir konu kesin olarak evet ya da hayır cevabı yok. Bu kişisel renk tanımına göre değişebilir. Renk yalnızca fiziğin tanımladığı şekildeyse ışığın nesnelere çarparak gözümüze yansımasıyla oluşan bir duyumdur diyebiliriz. Nesne üzerine düşen ışığın tamamını yansıtıyorsa beyaz, yansıtmıyorsa ise siyah olarak algılarız.

Bu açıklamaya göre ise siyah bir renk olarak kabul edilmez. Çünkü nesneden gözümüze yansıyan bir renk olmadığı için siyah olarak görürüz. Siyah ışığın yokluğudur. Diğer tüm renklerden farklı olarak doğada hiç ışık olmadan da var olabilir. Kimileri ise siyahı bir renk olarak görür. Çünkü onu kağıt üzerinde oluşturmak için diğer pigmentleri birleştirirsiniz. Ancak bir ekran üzerinde pigmentleri birleştirerek siyah elde edemezsiniz. Ne demek istediğimi birazdan açıklayacağım.

Ama önce bir sorum var. Ana renkler nelerdir diye sorsam ne cevap verirsiniz? RGB diye bildiğimiz kırmızı yeşil ve mavi mi? Yanlış değil ancak doğru cevabı verebilmek için bana önce bir soru sormanız gerekiyor. Neyin ana renkleri? Bu, ışıkları karıştırarak oluşturulacak bir renk mi, renkleri karıştırılarak oluşturulacak bir renk mi yoksa yazıcıdan çıktısı alınacak bir renk mi?

Eğer ışıkların renkleri karıştırılarak yeni bir renk elde edilmek isteniyorsa ana renklerimiz RGB dir. Yani monitörlerde, televizyonlarda vs. ana renkler RGB dir. Ama boyaları karıştırarak farklı bir renk elde etmek istiyorsak o zaman RYB dediğimiz kırmızı, sarı ve mavi renkler ana renklerimizdir. Yani boyaları kullanarak kağıt üzerinde bir resim yapmak istiyorsak RYB ana renklerimizdir. Bilgisayar üzerinde hazırlanmış bir görüntüyü yazıcıdan renkli olarak çıkartmak istiyorsak ana renklerimiz CMYK dir. Yani kağıt üzerinde bir fırça veya kalemle siyah bir renk elde etmek istersek kırmızı mavi ve sarı renklerini karıştırmamız gerekir. Ancak bilgisayar ortamında elde edilmiş kaliteli bir siyah renkli çıktı almak için camgöbeği, magenta ve sarı renklerinin karıştırılmış olması gerekir. Bu renkler çıktı alınırken sıra sıra üst üste basılır ve yüzeyin hiçbir rengi yansıtmaması sağlanır. Böylece siyah oluşur. Eğer baskı aşamasında CMYK değil de RGB seçilirse görüntüler dijital ortamda göründüğünden daha cansız renklerde olur.

Özetlememiz gerekirse RGB ışık kaynaklı ana renkler, RYB ise pigment kaynaklı ana renklerdir. CMYK ise dijital görüntünün baskısı sırasında renklerin soluk gözükmemesi için kullanılan ana renklerdir.

Örneğin kağıt üzerinde boyaları karıştırarak hiçbir şekilde sarı rengini elde edemeyiz. Çünkü ana renklerimiz RYB yani kırmızı, sarı ve mavidir. Ama karıştıracağımız renkler ışıksa, yeşil ve kırmızı ışıkları karıştırarak sarı olarak algıyalacağımız bu görüntüyü elde ederiz.

Peki bu sizce ne renk?  Aslında sarı değil. Monitöre pixelleri görebilecek kadar yaklaştığımızda küçücük yeşil ve kırmızı piksellerin yanyana gelerek bize sarı rengini gösterdiğini görüyoruz.

Tamam anladık sarı renk aslında ekranlarda yok sadece gözümüz öyle algılıyor. Peki televizyon izlerken ya da telefonumuzda bir şeylerle uğraşırken, ekrandaki siyah nasıl oluşuyor? Renkler kullanılarak siyahı oluşturabilir miyiz? Evet kağıt üzerinde oluştururuz az önce bahsetmiştim. Asıl soru şu: ışıkları kullanarak siyahı oluşturabilir miyiz?

Siyahın ışığın var olmaması sonucu oluştuğunu söylemiştik. Burdan yola çıkarak ekranlarda gördüğümüz siyahların aslında ışıklarını söndürmüş pikseller olduğunu anlayabiliriz.

LCD ekranlardaki sıvı kristal elemanlar arka ışıktan gelen beyaz ışığı engeller. Sıvı kristal elemanlar da ne diye sormayın o bambaşka bir konu.

OLED ekranlarda ise piksel kapatılır. Yani ışık yayamaz. Bu da daha derin bir siyahlık kazandırır.

Peki madem siyah ışığı yansıtamıyoruz, o zaman siyah kullanılarak oluşturulan kahverengiyi nasıl oluşturuyor bu ekranlar? Turuncu rengin parlaklığını kısarak. Yoksa başka hiçbir şekilde ışık ile kahverengi üretmek mümkün değildir. Aslında ekranlar bizi gayet güzel kandırıyor.

Algıladığımız her şey doğrudur diyemeyiz. Bu gördüğümüz sarı sarı değil, bu gördüğümüz kahverengi kahverengi değil. Hatta şu an gördüğünüz siyah sadece koyu bir beyaz. Kendi algılarımız kadar Dünya’yı algılayabiliyoruz. Oysa olduğumuz yerden değil de farklı yerlerden bakınca görmediğimiz şeyleri görüyor, farketmediğimiz şeyleri farkediyoruz. Bu sebeple farklı açılardan bakmak, bazı şeylere olan inancımızın doğruluk algısını değiştirebilir. Bu yüzden Dünya’yı daha geniş bir çerçevede görebilmek için ufkumuzu genişletmemiz, anlamak için ise farklı açılardan bakmayı bilmemiz gerekir. Çünkü doğru bildiğimiz, belki de göründüğü gibi değildir.

 

KAYNAKÇA

https://www.colormatters.com/color-and-design/are-black-and-white-colors Siyah Beyaz Renkler mi?

https://www.adobe.com/creativecloud/design/discover/is-black-a-color.html#:~:text=Some%20consider%20white%20to%20be,They%20augment%20colors. Siyah ve beyazı renk olarak anlamak.

https://www.filliboya.com/icerik/renk-nedir.html renk nedir

https://uludag.edu.tr/basimevi/haber/view?id=4126&title=cmyk-nedir CMYK nedir

https://www.101computing.net/rgb-colour-guessing/ renk tahmin oyunu

https://www.straightdope.com/21341981/if-blue-red-and-yellow-are-primary-colors-why-do-color-tvs-use-blue-red-and-green TV ler neden RGB kullanır?

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lizbon Günübirlik Tur Rehberi | Lizbon / PORTEKİZ

  Herkese merhabalar. Portekiz/Coimbra’da Erasmus yapıyorum. Bugün Lizbon’a gideceğim. Sadece ilk durağımız olan Terreiro da Paço’ya metro aracılığıyla geldim. Ondan sonrasını yürüyerek devam ettim. Rotamın son durağından ise otobüsle tekrar otogara geçerek Coimbra’ya döndüm. İsterseniz turumuza başlayalım.  1.       Lizbon Katedrali, Largo da Sé 1, 1100-585 Lisboa Burası lizbon katedrali. 12. Yy da inşa edilmiş ve Lizbon şehrinin en eski katedralidir. Burası eskiden Araplar tarafından cami olarak kullanılmış ama sonradan portekizin ilk kralı buradaki camiyi yıkıp yerine bu katedrali inşa ettirmiş. Bu nedenle sadece ibadet merkezi olarak değil Arapların geri dönmesine karşın kale olarak kullanılmış. Daha sonraları depremlerden etkilenmiş ve farklı değişimlere uğramış. Ama O günlerden günümüze kadar gelmeyi başarmış. Aynı zamanda yine bu yol üzerinden geçen meşhur “28 no lu tramvay” ı görüyoruz. Eğer isterseniz binme imkanınız tabiki var. Ama biz ...

Ayaklarınla da tat alabilirsin

      Size bir soru: Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? Siz bunu düşünürken ben hem cevabı hazırlayım hem de biraz bir şeyler anlatayım. Bildiğiniz gibi canlılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Aslında bu her canlıya verilmiş bir süper güçtür. Önemli bir güçtür. Ama o türe ait her canlıda bu güç bulunduğu için pekte önemli değildir. Mesela köpeklerin burnu insanlara göre binlerce kat daha fazla koku ayrıt eder. Köpek balıkları suyun içindeki kan kokusunu kilometrelerce öteden alır. Çitalar saatte 100km hıza kadar ulaşabilir, elektrikli yılan balıkları elektrik üretebilir aynı şekilde vatoz balıkları da öyle. Kaplumbağalar çok uzun yaşayabilirler. Tembel hayvan günün 18 saatini uyuyarak geçirebilir. Bu da bir süper güç sonuçta. Ağaçlar ve su yosunları oksijen üretir. Keçilerin göz bebekleri dikdörtgendir. Kuşlar uçar, balıklar suyun altında solunum yapar daha binlerce şey sayılabilir. Bizim sorumuza gelelim. Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? İşte bu...

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geç...