Ana içeriğe atla

Bilgisayardaki ekran koruyucuları neden vardı?

 



Bu gördüğünüz elektronik cihaz, görüntü sergilemek için kullanılan elektro-mekanik bir aygıt. Yani bir monitör. Başta TV ve bilgisayar olmak üzere bir çok elektronik cihazın en önemli çıktı aygıtıdır. Elektronik cihazların çalışması için monitöre ihtiyacı yoktur, bizim onları kullanabilmemiz için monitörler vardır. Ekranlar Aslında bizler için, sanal ve tasarlanmış görüntülerin yansıdığı Dünya’ya açılan bir başka kapıdır. Yani aslında bir nevi bilgisayarın beyninin içinde neler döndüğünü görmemiz için vardırlar.

Bu cihazda açtığım şey ise bir ekran koruyucu. Böyle sürekli bir kenardan diğer kenara çarpıp duruyor. Zaten muhtemelen şu an dikkatiniz bende değil, onda. Doğru mu? Tıpkı The Office dizisindeki gibi. 

Bu logonun çok nadir de olsa köşelere de değdiği oluyor tabiki. Aslında bu birçok insanın içine dert oluyor. Sırf köşeye değecek mi diye duraksayıp izlemek istiyor insan. Sanki değecekmiş gibi fakat nedense bir türlü değmiyor.Ama size güzel bir haberim var, birazdan bu köşeye değdiğini göreceksiniz. Peki neden böyle bir ekran koruyucu var?

3 tip monitör vardır. CRT dediğimiz eski tüplü hantal TV ler, LCD ler ve LED ekranlar.

Gelişen teknoloji ile birlikte ekranlar sadece incelmiyor, içerisindeki yapısı da değişiyor.

Örneğin bir CRT temel olarak bir ucunda elektron tabancası ve diğer ucunda bir floresan ekrandan oluşan bir vakum tüpüdür. Elektron tabancası tüpün içinden geçen ve sonunda ekrana çarparak bir görüntü oluşturan güçlübir elektron ışını yayar. İşte bu elektron ışınları ekrana sürekli olarak çarptığında ekran üzerinde koyu bir iz bırakır. Yani ekranımızı boş bıraktığımızda belirli bir süre sonra ekranda ekran koruyucusunun açılma sebebi gerçek anlamda ekranı korumak.

Örneğin bu monötörün üzerindeki izlerin ne kadar belirgin olduğuna bakın. Bu muhtemelen bir bowling salonunda yıllarca aynı görüntüyü yansıtmış emekli bir monitör. Hatta küçüklüğümden hatırlarım Tüplü televizyonu kapattığımda ekran kapanmadan hemen önceki görüntünün izleri bir süre daha ekranda kalırdı.

Hani bu gün telefonlar için ekran koruyucular var ya ekran jelatinleri. İşte bu gün telefonumuzu dış tehditlere karşı koruyan ekran koruyucular 90 lı yıllarda ekranları iç tehditlere karşı koruyordu.

Birçok farklı ekran koruyucu vardır. Örneğin Windows 95 çizgifilme benzer bir ekran koruyucusuna sahipti. Anladığım kadarıyla adada mahsur kalan bir insanın yaşadığı maceralar görünüyordu. Daha sonra zaman geçtikçe çok daha farklı ekran koruyucuları oluşturuldu. Hatırladığım ekran koruyucusu olarak ekranda gezinen baloncuklar vardı ya da daha eski sonsuz borular vardı ekranda sürekli uzayan...

Tamam peki güzel bir sürü ekran koruyucu tasarımlar var. Peki bu DVD yazısı neden köşeden köşeye gidecek şekilde kodlanmamışta böyle karışık gidiyor? Aslında bunu kim tasarladı bilmiyorum. Bunu bilerek mi tasarladı o bile belli değil. İnsanlar ilginç bir şekilde bu ekran koruyucusunu izliyor ve köşeye değdiğini görmek istiyor. Bence daha ilginç olan bu dünyadaki onca şey arasında bu DVD yazısının köşeye çarpmasının altındaki heyecanın evrensel insan deneyimlerinden biri olmuş olması.


KAYNAKÇA

https://en.wikipedia.org/wiki/Skiatron#:~:text=CRT%20target%20material.-,When%20hit%20by%20the%20electron%20beam%20from%20the%20back%20of,heating%20the%20potassium%20chloride%20layer.

https://www.youtube.com/watch?v=5mGuCdlCcNM&t=1053s

https://www.rankred.com/different-types-of-monitors/

https://www.youtube.com/watch?v=QOtuX0jL85Y

https://its.weill.cornell.edu/node/1597#:~:text=What%20is%20a%20screensaver%3F,while%20the%20user%20is%20away.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayaklarınla da tat alabilirsin

      Size bir soru: Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? Siz bunu düşünürken ben hem cevabı hazırlayım hem de biraz bir şeyler anlatayım. Bildiğiniz gibi canlılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Aslında bu her canlıya verilmiş bir süper güçtür. Önemli bir güçtür. Ama o türe ait her canlıda bu güç bulunduğu için pekte önemli değildir. Mesela köpeklerin burnu insanlara göre binlerce kat daha fazla koku ayrıt eder. Köpek balıkları suyun içindeki kan kokusunu kilometrelerce öteden alır. Çitalar saatte 100km hıza kadar ulaşabilir, elektrikli yılan balıkları elektrik üretebilir aynı şekilde vatoz balıkları da öyle. Kaplumbağalar çok uzun yaşayabilirler. Tembel hayvan günün 18 saatini uyuyarak geçirebilir. Bu da bir süper güç sonuçta. Ağaçlar ve su yosunları oksijen üretir. Keçilerin göz bebekleri dikdörtgendir. Kuşlar uçar, balıklar suyun altında solunum yapar daha binlerce şey sayılabilir. Bizim sorumuza gelelim. Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? İşte bu...

Savunmasız kaldığında insanlar vahşileşebilir. | SUKU & Ritim 0

  Geçtiğimiz günlerde bir videoya denk geldim. Tolga Özuygur YouTube kanalında bir bitkiyi internetten herkesin sulayabileceği bir sistem yaptığı video paylaşmış. Yani bitkiyi internete bağlamış gibi bir şey olmuş. Sistem sadece bitkiyi sulamanızı sağlamıyor, toprağının nemini ölçen bir cihaza da bağlı. Bitki fazla sulanırsa suyun buharlaşma hızını artırmak için üzerine bir fan bağlanmış. Bu fan toprağın nemini bir nebze olsun azaltmaya yarıyor. Bu bitki dediğim gibi internete bağlı bir canlı. Binlerce insan bu bitkiyi Discord aracılığıyla saksıya yerleştirilmiş cihaz sayesinde belirlenen komutları sohbet bölümüne yazarak sulayabiliyor. Sudaki nem oranını öğrenebiliyor. Hatta yine Discord üzerinden bu bitkinin anlık olarak fotoğrafını çekip durumunu görebiliyoruz. Suku adı verilen bu bitkinin içinde bulunduğu deneyin amacı ise SUKU’yu yaşatmak. Saksısının fazla suyu atması için altında delikleri yok. Çünkü fazla sulanırsa fazla sulanması amaçlanmış zaten. Seçilen bitki ise ne susuz...

At neden L şeklinde gider

    Satranç oyunu aslında bir savaştır. İçinde kan olmayan zihinsel bir savaştır. Belki de kazananı olan tek savaştır diyebilirim. Zaten ortaya çıkma hikayesi de savaşmayı çok seven bir Krala dayanıyor. Bundan yıllar yıllar önce Hindistan’da savaş yapmaya doymayan bir kral yaşarmış. Bu kral her seferinde yeni bir savaş stratejisi denediği farklı ülkelere saldırırmış. Savaşacak bir durum var ya da yok bakmaz, bir şekilde savaş çıkarırmış. E haliyle halk bu kraldan bıkmış. İsyan çıkaralım demişler olmamış. Sonra akıllarına Hindistan’ın en bilge adamına danışmak gelmiş. Yanına gitmişler ve Ey alim bilge, bizi bu zalim kralın zulmünden kurtar demişler. Bilge adam bir müddet zaman istemiş. Aradan geçen birkaç gün sonra bilge adam elindeki kutuyla kralın kapısına gitmiş. Herkes merakla çevresine toplanmış. Kral kutuyu almış, kapağı açmış ve içinden... ...bugün satranç olarak bildiğimiz bu oyun çıkmış. Bilge adam oyunu anlatmış, kral oyunu o kadar sevmiş ki bir daha asla sava...