Ana içeriğe atla

100 yıl sonrası için 1900 lerden teknolojik tahminler

 


Jetgiller diye bir çizgifilm vardı hatırlar mısınız? Jetgiller ailesinin babası olan George Jetson 2022nin haziran ayında Dünya’ya gözlerini açacaktı. Jetson'lar, 2062 yılında Orbit City adlı bir uzay kasabasında yaşayan orta sınıf bir ailedir. Bu şehirdeki binalar uçan sütunlar üzerine inşa edilmişler. İnsanlar ise uçan arabalarla seyahat ederler. Çizgifilm Her ne kadar gelişmiş bir uzay ütopyasında geçse de aslında aile içinde gerçekleşen günlük sıradan olayları konu alır. 2062 yıllarını anlattığı için gelecek hakkında başarılı tahminleri var mıdır konusuna bir şey diyemeyeceğim çünkü henüz uçan arabalar veya robot hizmetçiler piyasada görünmüyor.

1900lü yıllarda 2000 yılları için yapılmış teknolojik gelişmelerin ne olduğu hakkında bir takım tahminler var. Bu tahminler Fransız sanatçılar tarafından “En L'An 2000” yani “2000 yılında” anlamına gelen onlarca kartpostala basıldı. Ancak bir takım sorunlar nedeniyle bu kartlar dağıtılamadı. Yıllar sonra bilim kurgu yazarı Isaac Asimov’un tesadüfen bir set bulup bunları 1986 da Futuredays kitabında yayınlamasıyla ortaya çıktı.

Tabiki bu tahminlerin hepsi gerçekleşmedi ama gerçekleştiğini söyleyebileceğimiz birkaç tahmin var.

Örneğin helikopterdeki bir nöbetçi ya da Elektrikli bir fırçalama makinesi.

Bu çizimlerde su altı ile ilgili tahminler de var. Balinanın çektiği bir otobüs veya suyun dibinde kroket oynayan insanları görebiliyoruz.

Ancak tahminler genelde pek tutturulamamış. Çünkü teknolojinin neleri ortaya çıkarabileceğini kestirmek, hayal gücünün bile ötesinde. Bundan 50 yıl önce uçan araçları herkes hayal edebilirdi, şu anda da edebilir. Ancak 50 yıl önce bu günkü cep telefonunu veya internet diye bir şeyi düşünmek bir yana hayal etmek bile mümkün değildi.

Ancak bu kartpostallarda unutulmuş küçük bir detayı farkettim. Eğer kartpostallara bakarsanız insanlar beraberler. Beraber eğitim alıyor, beraber kroket oynuyor, beraber vakit geçiriyorlar. Sizce gelişen teknoloji bizi böyle mi yapıyor?

1906 yılında Punch dergisi karikatüristi Lewis Baumer şöyle bir çizim yapmış. Burada gördüğümüz iki figür sizce ne ile meşgul? Ellerindeki kablosuz telgraf ile meşguller. Bu iki figür birbiriyle iletişim kurmuyor. Kadın aşk dolu bir mesaj ve adam ise bazı yarış sonuçlarını alıyor. Tanıdık geldi mi? Bu bildiğimiz cep telefonu. Bu çizimi yapan Baumer de insanların yanlarındaki insanlarla değil de yalnızca kucaklarındaki makinelerle etkileşime girdiği bir gelecek hayal ediyordu. Tıpkı bu gün olduğu gibi.

Gelecek her zaman merak uyandırır. Çünkü bilinmeyeni düşünmek insanın hayaline kalmıştır. Kimileri bilimkurgu filmleri gibi bir gelecek, kimileri ise distopik bir Dünya düşünür. Geleceğin hayatımıza bir çok olumlu teknolojik gelişme katacağına eminim. Ancak koskoca dünyayı küresel bir köy haline getiren bu teknoloji doğru kullanılmadığı taktirde hepimizi aşırı sosyal ama bir o kadar da aşırı yalnız bireylere dönüştürecektir.

 

 

KAYNAKÇA

https://blog.alexcu.me/in-the-year-2000/index.html En L'an 2000 - In the Year 2000

https://www.insider.com/punch-cartoon-predicts-smartphones-2016-8 Bu 100 yıllık çizim, bugün akıllı telefonları kullanma şeklimizi öngördü

https://slate.com/human-interest/2015/11/en-lan-2000-is-a-series-of-visionary-illustrations-of-the-year-2000-from-paris-world-exhibition-in-1900.html 1800'lerin Sonlarındaki Sanatçılar 2000 Yılında Yaşamı Nasıl Hayal Ediyor?

https://publicdomainreview.org/collection/a-19th-century-vision-of-the-year-2000 A 19th-Century Vision of the Year 2000

https://www.ericsson.com/en/blog/2021/3/becoming-the-jetsons Jetsons olmaya ne kadar yakınız?

https://www.denofgeek.com/tv/george-jetson-will-be-born-in-2022-and-other-predictions-from-the-jetsons/ George Jetson 2022'de Doğacak

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayaklarınla da tat alabilirsin

      Size bir soru: Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? Siz bunu düşünürken ben hem cevabı hazırlayım hem de biraz bir şeyler anlatayım. Bildiğiniz gibi canlılar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Aslında bu her canlıya verilmiş bir süper güçtür. Önemli bir güçtür. Ama o türe ait her canlıda bu güç bulunduğu için pekte önemli değildir. Mesela köpeklerin burnu insanlara göre binlerce kat daha fazla koku ayrıt eder. Köpek balıkları suyun içindeki kan kokusunu kilometrelerce öteden alır. Çitalar saatte 100km hıza kadar ulaşabilir, elektrikli yılan balıkları elektrik üretebilir aynı şekilde vatoz balıkları da öyle. Kaplumbağalar çok uzun yaşayabilirler. Tembel hayvan günün 18 saatini uyuyarak geçirebilir. Bu da bir süper güç sonuçta. Ağaçlar ve su yosunları oksijen üretir. Keçilerin göz bebekleri dikdörtgendir. Kuşlar uçar, balıklar suyun altında solunum yapar daha binlerce şey sayılabilir. Bizim sorumuza gelelim. Hangi canlı ayaklarıyla tat alabilir? İşte bu...

Savunmasız kaldığında insanlar vahşileşebilir. | SUKU & Ritim 0

  Geçtiğimiz günlerde bir videoya denk geldim. Tolga Özuygur YouTube kanalında bir bitkiyi internetten herkesin sulayabileceği bir sistem yaptığı video paylaşmış. Yani bitkiyi internete bağlamış gibi bir şey olmuş. Sistem sadece bitkiyi sulamanızı sağlamıyor, toprağının nemini ölçen bir cihaza da bağlı. Bitki fazla sulanırsa suyun buharlaşma hızını artırmak için üzerine bir fan bağlanmış. Bu fan toprağın nemini bir nebze olsun azaltmaya yarıyor. Bu bitki dediğim gibi internete bağlı bir canlı. Binlerce insan bu bitkiyi Discord aracılığıyla saksıya yerleştirilmiş cihaz sayesinde belirlenen komutları sohbet bölümüne yazarak sulayabiliyor. Sudaki nem oranını öğrenebiliyor. Hatta yine Discord üzerinden bu bitkinin anlık olarak fotoğrafını çekip durumunu görebiliyoruz. Suku adı verilen bu bitkinin içinde bulunduğu deneyin amacı ise SUKU’yu yaşatmak. Saksısının fazla suyu atması için altında delikleri yok. Çünkü fazla sulanırsa fazla sulanması amaçlanmış zaten. Seçilen bitki ise ne susuz...

At neden L şeklinde gider

    Satranç oyunu aslında bir savaştır. İçinde kan olmayan zihinsel bir savaştır. Belki de kazananı olan tek savaştır diyebilirim. Zaten ortaya çıkma hikayesi de savaşmayı çok seven bir Krala dayanıyor. Bundan yıllar yıllar önce Hindistan’da savaş yapmaya doymayan bir kral yaşarmış. Bu kral her seferinde yeni bir savaş stratejisi denediği farklı ülkelere saldırırmış. Savaşacak bir durum var ya da yok bakmaz, bir şekilde savaş çıkarırmış. E haliyle halk bu kraldan bıkmış. İsyan çıkaralım demişler olmamış. Sonra akıllarına Hindistan’ın en bilge adamına danışmak gelmiş. Yanına gitmişler ve Ey alim bilge, bizi bu zalim kralın zulmünden kurtar demişler. Bilge adam bir müddet zaman istemiş. Aradan geçen birkaç gün sonra bilge adam elindeki kutuyla kralın kapısına gitmiş. Herkes merakla çevresine toplanmış. Kral kutuyu almış, kapağı açmış ve içinden... ...bugün satranç olarak bildiğimiz bu oyun çıkmış. Bilge adam oyunu anlatmış, kral oyunu o kadar sevmiş ki bir daha asla sava...