Ana içeriğe atla

Perseid meteor yağmuru nedir?

 


    Dünyamız uzayda karanlığın içerisinde belirli bir yörünge üzerinde sürekli dönüyor. Yörüngeyi bir yol olarak düşünürsek bu yolda ilerleyen Dünya’nın uğradığı belirli göktaşı durakları oluyor. Yani her yılın belirli aylarında belirli gök taşı yağmurlarının içinden geçiyoruz. Tübitak’ın 2022 “Gök olayları yıllığı” na bakarsak bu durakları görebiliriz. Örneğin biz her Ağustos ayında yaz mevsimini yaşarken, Dünyamız her ağustos ayında “perseid” gök taşı yağmurunun arasından geçiyor.

 Bu kadar gök taşı yağmurunun olduğu bir bölgeden Dünya’nın geçiyor olması sizi endişelendirmesin. Gök taşı yağmuru diyince sanki Dünya’nın sonuymuş gibi düşünüyor olabilirsiniz.  Fakat korkulacak bir şey yok. Şöyle ki gök taşlarının diğer ismi meteordur. Meteorlar ise Asteroidlerden veya kayan yıldızlardan kopan küçük parçalardır. Bir kum tanesi kadar küçük olabilirler. Bu kopan parçalar bazen Dünya’nın atmosferine girer. Kum tanesiyle çakıl taşları arasındaki büyüklükte olan meteorlar atmosferde yanar. Yanma sırasında da arkalarında beyaz bir iz bırakırlar. Bu iz sebebiyle yıldız olmamalarına rağmen kayan yıldızlar olarak adlandırılmışlar. 

Bizim Perseid olarak adlandırdığımız Ağustos ayında rahatça gözlenebilen bu meteor yağmuru ise Swift-Tuttle Kuyruklu Yıldızı’nın enkazı. Yani bu, kuyruklu yıldızın arkasında bıraktığı parçalardan ibaret. 26km genişliğindeki bu kuyruklu yıldız yaklaşık 133 yılda bir Dünyamıza yaklaşıyor ve tekrar uzaklaşıyor. Son yakın geçişini 1992 yılında yapmış. Dünya’nın ortalama 1.000.000km yakınından geçmiş. Buna tabiki normal hayatta yakın denmez ama astronomik olarak düşündüğümüzde yakın olarak kabul edilebilir. Örneğin komşumuz olan Mars’a uzaklığımız 225 milyon km. Komşu yani.

Perseid meteor yağmuru aslında temmuz ve eylül ayları arasında gözlenebilir. Bu yağmurun en yoğun olduğu gün ise 11-12 ağustos geceleri olarak belirlenmiş ve bu günler aralığında saatte yaklaşık 100 adet meteor görebileceğimiz belirtilmiş. Ben 11 ağustos gecesi gökyüzünü izleyip sizlere aslında deneyimlerimi anlatmak ve çekeceğim fotoğrafları göstermek istemiştim. Yine birkaç fotoğraf çektim ancak Ay, Jüpiter ve birkaç parlayan yıldız dışında hiçbir şey göremedim. Tahmin edersiniz ki böyle bir uzay gözlemi yapmak için şehrin ışıklarından uzak olmamız ve bulutsuz bir hava olması gerekiyor. Ben hem şehrin merkezindeydim balkondan gözlem yapmaya çalıştım hem de çok fazla bulut vardı. Aynı zamanda Ay’ın dolunay olmasına bir gün vardı, Ay’ın ışıkları da muhtemelen görmek istediğim kayan yıldızların ışığını bastırdı. Fotoğraf makinem ve ben de biraz yetersizdik tabii. Bu arada kayan yıldız fotoğrafı diyince gözünüzde de çok büyütmeyin. Sadece uzayın karanlığında düz beyaz bir çizgi gibi görünüyor.

Kayan yıldızları görememiş olsam da evrenin içindeki seyahatimizi düşünmek bile ilgi çekiciydi. Bizden 300bin km uzaklıktaki Ay ve 590 milyon km uzaklıktaki iğne ucundan bile daha küçük olarak görünen Jüpiter. 133 yılda bir Dünya’nın yörüngesine yaklaşan bir kuyruklu yıldız ve geride bıraktığı kalıntılar. Bu süre zarfında bize göz kırpan ve boşlukta kaybolan kayan yıldızlar. Evren içerisinde yaşam olan tek bir gezegeni barındırmak için, fazlasıyla büyük.

 

KAYNAKÇA

https://www.space.com/12592-top-10-perseid-meteor-shower-facts.html Perseid meteor yağmuru gerçekleri

https://earthsky.org/astronomy-essentials/everything-you-need-to-know-perseid-meteor-shower/ Perseid meteor yağmuru

https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/asteroit-meteor-ve-meteorit-arasindaki-farklar-nelerdir Asteroit ve meteor farkı

https://www.youtube.com/watch?v=d3oX4R0dESE Yılın En Muhteşem Gök Olayı: 2022 Perseid Meteor Yağmuru Nasıl İzlenir?

https://geology.com/articles/meteor-shower.shtml Meteor yağmuru

https://tug.tubitak.gov.tr/tr/gok-olaylari-yilligi Gök olayları yıllığı

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi