Ana içeriğe atla

Dünya Göktaşı tehdidine hazır mı? | DART projesi başarılı oldu mu?

 


Dünyamız koca bi boşluğun içerisinde kendisine Güneş sisteminde yer bulmuş ve içerisinde yaşam barındırdığı bilinen tek gezegendir. Aynı zamanda içerisinde ölüm barındıran tek gezegendir. Bu ölümlerin bazıları belirli bölgeleri etkilediği gibi bazıları da o kadar büyüktür ki kitlesel yok oluşla sonuçlanmıştır.

Dünya’nın geçmişinde insanlıktan milyonlarca yıl önce bu gün kabul edilen 5 kitlesel yok oluş olduğu kabul ediliyor. Bu süreçte yaşam beş kez yok olmanın eşiğine gelmiş olmasına rağmen yine de son bulmamış ve devam etmiştir. Şimdi sizlere bu beş yok oluştan sonuncusunu yani Kretase-Tersiyer yok oluşunu anlatacağım.

Günümüzden 65 milyon yıl önce, bir önceki yok oluştan ise 140 milyon yıl sonra meydana gelen yok oluştur. Bu kitlesel yok oluş aynı zamanda dinozorlar çağını da sonlandırmıştır. Dinozor sınıfının tek üyeleri olarak bu gün sadece kuşlar hayatta kalmıştır. Kuşlar dışında bu gün dinozor türü olarak ne plesiosaurlar, ne mosasaurlar ne de pterosaurlar kalmıştır. Bu yok oluşun en büyük sebebi yaklaşık 10km çapındaki bir meteorun Dünya’ya çarpmış olmasıdır. Dinozorların nasıl yok olduğuna tabi ki hiçbir insan şahit olmadı ancak bilimsel yöntemlerle araştırılan olaylar arasında kurulan ilişkiler bu gök taşının dinozorları yok ettiğini doğrular nitelikte. Dinozorların nasıl yok olduklarıyla ilgili farklı düşünceler de mevcut. Örneğin Güneş altında çok fazla zaman geçirdikleri için katarakt olduklarını ve görme sorunları yaşadıkları için uçurumdan aşağı düşerek soylarının tükendiğini savunan düşünce de var. İstediğinize inanabilirsiniz, ama bu yok oluşun Dünya çapında olduğunu görmezden gelirseniz yanılabilirsiniz. Bu yok oluş Dinozorlarla beraber Dünya üzerindeki yaşamın %75 ini yok etti. Hayatta kalmayı başaran canlılar felaket bittikten sonra çoğalmaya devam etti ve Dünya’da canlılık tekrar başladı.

O günden bu güne dinozor türü olarak sadece kuşlar kaldı. Yani bu gün gördüğümüz kuşlar aslında dinozorlar. Bu küçük dinozorların abilerinin neslini tüketen şey de Alverez hipotezine göre Dünya’ya çarpan o gök taşıydı.

Dünya üzerindeki hiçbir yaşam bu asteroidin düşmesine hazırlıklı değildi ve hepsi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Peki aynı durumun tekrar olmayacağını nereden bilebiliriz? Olacak olursa insanlık böyle bir durumla başa çıkabilir mi?

Aslında bununla başa çıkabilmek için çalışıyoruz. Bu projenin ismi DART.  Double asteroid redirection test yani ikiz asteroit yönlendirme testi. Bu projeye hizmet eden uzay aracı 2021 yılında Dünya’dan yaklaşık 11 milyon km uzaklıktaki Dimorphos asteroidine çarpması için fırlatıldı. Çarpışmanın sonuçlarını ve görüntülerini kaydetmesi için daha sonradan aktifleşecek LICIA Cube adı verilen bir uydu da DART ile beraber gönderildi. DART 2022 nin Eylül ayında hedefini başarılı bir şekilde tam on ikiden vurdu. Aslında bu asteroit Dünya için bir tehdit oluşturmuyordu. Amaç da zaten Dünya’yı kurtarmak değil, Dünya’yı kurtarmayı denemekti. Bu deneme sonuçları ince detaylarına kadar araştırılacak ve buna göre daha gelişmiş araçlar üretilecek. Yani DART’ın amacı deneyim kazanmak ve öngörülemeyen şeyleri tespit etmek.

Bu hafta ise DART projesinin durumu hakkında NASA ‘dan açıklama geldi. Projenin başarıyla sonuçlandığını ve asteroidin uzaydaki hareketinin değiştirildiğini onayladı. Bu da insanlığın ilk kez bilerek ve isteyerek bir gök cisminin hareketini değiştirdiği anlamına geliyor. Gerçekleşen bu proje sonucunda Dimorphos asteroidinin yörüngesinde 32 dakikalık bir değişim meydana geldi. Peki bu ne anlama geliyor?

Dimorphos aslında Didymos adındaki kendisinden çok daha büyük bir asteroitin yörüngesinde dönüyor. Çarpışma gerçekleşmeden önce bu dönüşün bir tam turu 11 saat 55 dakika sürüyordu. Teleskoplar aracılığıyla çarpışmadan sonra yapılan ölçümlerde ise bir tam turun 11 saat 23 dakikaya indirildiği ölçüldü. Bu da Dimorphos’un Didymos’a onlarca metre yaklaştığı anlamına geliyor. NASA normalde bu proje sonucunda minimum 73 saniyelik bir değişim bekliyordu. Ancak yayınlanan sonuçlar DART’ın bu beklentiyi 25 kat daha aştığını gösteriyor.

Bu her ne kadar büyük bir başarı olsa da şunu göz ardı etmemeliyiz. Rotası değiştirilen bu asteroidin çapı 160 metre. Dinozorlar çağını sona erdiren meteorun çapı 10 km idi. Evet Dimorphos asteroidinin rotasını değiştirmeyi başardık ancak bizi tehdit edebilecek gök cisminin boyutunun bir sınırı yok.

Bir söz var muhtemelen bilirsiniz: “Doğayla savaş halindeyiz, eğer kazanırsak kaybedeceğiz”. Doğa diyince aklınıza neler geliyor bilemem ama bence bu kavram Atomaltı parçacıklardan kozmik boyuta kadar uzanan bir bütünü ifade eder. Evet doğayla savaş halindeyiz; havayı, suyu hatta uzayı bile kirletiyoruz... Bu doğal süreçte sürekli bir iz bırakıyoruz. Şimdi ise Asteroitlere araçlar göndererek yörüngelerini saptırıyoruz. Doğanın kendi şartlarında yaşamımızı sürdürmek artık mümkün gibi görünmüyor. Artık doğa insanlığın yönlendirmesiyle hareket ediyor. Ancak en ufak hatamızda doğaya karşı mağlup oluyoruz. Gelecekte Dünya’ya yaklaşan dev bir asteroidi ıskalamamız hepimizin ve her şeyin sonu olabilir. Evet, doğayla savaş halindeyiz ama bu sefer kaybedersek yok olacağız.

 

KAYNAKÇA

https://www.nasa.gov/press-release/nasa-confirms-dart-mission-impact-changed-asteroid-s-motion-in-space NASA, DART Görev Etkisinin Asteroid'in Uzaydaki Hareketini Değiştirdiğini Onayladı

https://www.bbc.com/news/science-environment-63221577 NASA'nın Dart uzay aracı 'asteroidin yolunu değiştirdi'

https://www.space.com/liciacube-readies-to-observe-dart-hit-asteroid NASA, bir uzay aracını bir asteroide çarpacak. Bu küçücük tanık bize neler olduğunu gösterecek.

https://arkeofili.com/kuslarin-dinozor-oldugunu-nereden-biliyoruz/#:~:text=%E2%80%9CKu%C5%9Flar%20dinozorlar%C4%B1n%20yaln%C4%B1zca%20bir%20t%C3%BCr%C3%BC,ama%20t%C3%BCm%20dinozorlar%20ku%C5%9F%20de%C4%9Fildir.%E2%80%9D Kuşların Dinozor Olduğunu Nereden Biliyoruz?

https://ucmp.berkeley.edu/education/events/cowen1b.html K-T YOK OLMASI

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi