Ana içeriğe atla

AFAD bu mesajı size de gönderdi mi? | Berdül acüz nedir?



    Geçen gün Afad’dan daha önce görmediğim bir mesaj geldi. Mesaj şöyleydi: Meteorolojiye gore yarin kuvvetli lodos ve yagis bekleniyor.Baca zehirlenmesi,ulasimda aksamalar ve cati ucmasina karsi dikkatli olun. Sırada ne olabilir dedikçe sürekli endişelenmemize sebep olan farklı olaylarla karşılaşıyoruz. Virüsüydü depremiydi derken şimdi sırada kuvvetli lodos fırtınaları mı var? Bu mesaj tam olarak ne anlama geliyor?

Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır. Atalarımız boşa dememiş. Mart ayı dert ayıdır. Sebebi de kışın sonlarının geliyor olmasıdır. Eskiden insanlar kış ayları gelmeden yiyeceğini ve yakacağını depolardı. İlkbaharı müjdeleyen Mart ayı ise bu yiyeceklerin ve yakacakların tükenmeye yakın olduğu zamanlardır. Hal böyle olunca yiyecek ve yakacak konusunda sıkıntılar çekilmeye başlanırdı. Biraz daha kemer sıkma politikası uygulanırdı. Mart ayında havaların ne olacağı pek belli olmadığı için yakacak yetişmezse kazma kürek yaktırırdı. Bu gün tabiki gelişen teknolojiyle lüks apartmanlarda yakacak sıkıntısı çekmiyoruz ya da marketler sayesinde yiyecek sıkıntısı çekmiyoruz. Ancak köylerde durum böyle iyi olmayabiliyor. Her ne kadar araçlarla yiyecek veya yakacak temin edilse de bu sefer insanı maddi olarak derde sokuyor. Çünkü kış ayında bunların fiyatları daha pahalı oluyor. Köydeki yaşam için hala mart kapıdan baktırıyor kazma kürek yaktırıyor diyebiliriz. Ancak dedelerimiz ve onların dedeleri hatta onların da dedeleri bu modern atasözü yerine biraz daha köhne yani eskimiş olan şu sözü kullanıyorlar. Kürdoğlu kayada kaldı.

Yani AFAD bizlere kuvvetli lodos ve yağış bekleniyor, dikkatli olun demek yerine “Bu akşam Kürdoğlu kayada kalacak dikkatli olun” yazsa yine aynı şeyden bahsetmiş olacaktı. Peki nedir bu kürdoğlunun hikayesi.

Bir gün bir delikanlı başka bir köye gitmek için atıyla beraber yola koyulur. Göz gözü görmez bir tipi vardır. Yolun izi görünmez, kuş olsa uçamaz, deli küheylan olsa geçemez. Delikanlı her şeye rağmen devam eder. Tipi resmen at ayağını kaldırsın da izini kapatayım diye bekliyor gibidir. Tipi o kadar serttir ki gücü yetse dağları devirecektir. Artık ne köylerin ışığı kalmıştır ne de gökte yıldız görünmektedir. At nefes nefese kalmış, karların arasına batıyor ama çıkamıyor hale gelmiştir. İki can da ne yöne doğru gittiklerini bilmeden yola devam ederler. Ancak bir süre sonra pes edilir. Delikanlı en azından birimiz yaşasın diye düşünerek atın eğerini söker. Atın üzerindeki terler bile buza dönüşmüştür. Oğlan atı kovdukça at başını oğlana doğru yaklaştırır ve gitmez. Sonra büyük bir kaya görünür. Biriken kar ve kayanın arasında bir boşluk görürler ve oraya sığınırlar. Sabaha doğru tipi sona erer. Atın teri parlar. Nice tipiye tutulan insanın baharda kaskatı bedeni bulunur. Ancak bu delikanlı şanslı çıkmıştır. Zemherinin yani kışın en şiddetli zamanının son gecesidir. Bir kürdoğlu üşüyen ellerine ağlarken geçmiş zaman içinde bir başka kürdoğlu aynı kayada kalır.

Eskiden beri anlatılan bu ve türevleri hikayeler günümüze kadar gelmiş. Hikayede anlatılan havayı ne kadar abartı buldunuz bilemem. Ama gerçekten yılın belirli zamanlarında hava şartlarının çok kötü olduğu zamanlar oluyor. Örneğin bu günlerde içinde bulunduğumuz 11 ve 17 mart arası. Buna “Berdül'acüz” ya da diğer bir adıyla “kocakarı soğukları” deniyor. Kürdoğlunun kayada kalma hikayesi de zaten bu günleri kapsıyor.

Berdül'acüz baharın müjdecisi olan Mart ayının ortalarında birden bire soğuk havaları getiren yaklaşık bir haftalık bir süreç. Arapça’da “soğuk” anlamına gelen berd ile “yaşlı, ihtiyar kadın” anlamındaki acûz kelimelerinden meydana gelen bir kelime. “Yaşlı kadın soğuğu” da deniyor. Miladi takvime göre her sene 11-17 Mart arasındaki günlerde görülüyor.

Kimilerine göre kahin olan yaşlı bir kadın kışın sonlarına doğru ortaya çıkan bu soğukları önceden haber verdiği için bu günler berdü’l-acûz olarak adlandırılmış.

Eskiler berdü’l-acûz’e benzer olarak bir de Abrilin beşi’nden bahsederler. Ebrulun beşi de denir. Şöyle bir söz vardır: “Kork Abril’in beşinden öküzü ayırır eşinden”

Bu sözde ise anlatılmak istenen şudur: Abril halk arasında Nisan ayına verilen isimdir. Arapça zaten abrilu, nisan ayı demektir. Abrilin beşi ise taa dedelerimizden bu günlere gelen hala da günlük hayatta görülen mevsim özellikleridir. Ancak Abrilin beşi miladi takvime göre değil rumi takvime göre belirlenmiştir. Rumi takvim ile miladi takvim arasında 13 günlük fark olduğundan dolayı Abrilin beşi bizim takvimlerimizde 18 Nisanı gösterir. Abrilin beşinde bahar günleri gelmişken bir anda soğuk ve fırtına gelebilir. Baharın gelmesiyle tarlada işlerin yapılmaya başladığı dönemde yaşanan bu ani soğuklar, tarla işlerinde kullanılan öküzlerin ölmesine neden olacak kadar şiddetliymiş.  “Kork Abril’in beşinden öküzü ayırır eşinden” sözü de bu sebeple söylenmiş. Tabi yörelere göre söyleniş farklılıkları bulunuyor ama sözün özü bu.

Sonuç olarak Abrilin beşi Nisanın 18 i demektir. Kırsal alanda yaşayan yöre insanları için o günlerde önlem almasını söyleyen kılavuz niteliğindedir.

Berdül acüz de 11 ve 17 mart arası meydana gelebilecek fırtınalardan bahseder.

Geçmişten günümüze gelen iki atasözü var. Hatta birine atalarımızın ata sözü bile diyebiliriz. Her ne kadar farklı kelimelerle ifade ediliyor olsa da sonuç aynı noktaya bağlanıyor. Mart kapıdan baktırıyor Kürdoğlu kayada kalıyor. Sonuç olarak Afadın gönderdiği bu sms her yıl yaşanan sıradan bir doğa olayının habercisi. Ancak bana daha önce AFAD dan bu tarz bir uyarı mesajı gelmemişti. Size geldi mi bilmiyorum. Bu yıl bu şekilde SMS ile bilinçlendirme sebepleri gerçekten eskilere nazaran ciddi bir fırtınanın gelecek olması olabilir. Ya da geçen ay Maraşta yaşanan deprem sonrası enkazlardan fırlayabilecek parçalara karşı haklın dikkatli olması amacıyla uyarı yapılmış olabilir. Ama dediğim gibi bu asırlardır yaşanan sıradan bir doğa olayı.

Sizin de bildiğiniz eskide kalan bu tarz sözler varsa yorumlarda benimle paylaşabilirsiniz. Konu hakkındaki düşüncelerinizi de yorum olarak bırakabilirsiniz. Videomu beğendiyseniz kanalıma abone olmayı ve like atmayı unutmayın. Bir sonraki videoda görüşmek üzere.     

 

KAYNAKÇA

https://islamansiklopedisi.org.tr/berdul-acuz

http://babilkule.blogspot.com/2011/04/kurdoglu-kayada-kaldi.html        

https://www.turkedebiyati.org/kork-ebrulun-abrilin-besinden-okuzu-ayirir-esinden/

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEWOL FACİASI

     16 Nisan 2014 saat 07:30 Güney Kore’de Sewol feribotu ağırlıkta lise öğrencileriyle beraber toplamda 476 kişiyi taşıyordu. Üçüncü kaptan Park Han-kyul ve  dümenci  yani ikinci kaptan Cho Joon-ki dümendeydi. Geminin Maenggol Kanalı'na  girmesine yaklaşık 4 km kalmıştı. Saat 08:20 Üçüncü kaptan,   ikinci kaptana direksiyon sisteminin otomatik pilottan manuel direksiyona geçirmesini söyledi. Çünkü Maenggol Kanalı, bir gemiyi içinden geçirirken aşırı dikkatli olmayı gerektiren güçlü sualtı akıntılarına sahipti. Olay anında koşullar sakindi ve Sewol sıklıkla kullanılan bir rotayı izliyordu. Kanalın farklı bölgeleri sığ suları gibi tehlikelerle doluyken feribotun yolunda şimdilik böyle zorluklar yoktu. Kimilerine göre   ikinci kaptan bu yolu aşmak için yeterinde iyi ve deneyim sahibi değildi. Ancak Kore deniz güvenliği mahkemesi’nin soruşturma raporlarına göre aynı kaptanın farklı gemide birden çok kez bu kanaldan geçtiği belirtiliyordu. Peki gemi kanala yaklaştığı zaman, ik

Süpersonik ses dalgalarıyla orman yangınları sondürülebilir mi?

Ateş pek çok kültürde kutsal sayılır; ışığının beden, ısısının ise ruhu olduğu düşünülürdü. Kimi uygarlıklar ateşe tapındılar. Zerdüştler ateşe, aydınlığa bakılarak ibadet ederler. Çünkü aydınlığın Tanrıları Ahura Mazda’nın fiziksel temsili olduğuna inanırlar. Ortodokslar kutsal Cumartesi günü Kudüs’teki Yeniden Diriliş kilisesinde mucizevi şekilde beliren bir aleve tanık olmak için toplanır. Baharın gelişinde Nevruz ateşi yakılır ve üstünden atlanır. Peki bu ateş nasıl oluşur? Ateşin oluşması için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen sürekli temas halindeyse yanma sürekli olur. Alevin sönmesi de oksijenin ya da yakıtın yok edilmesi veya sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür. Bir orman yangınının sönmesi için birkaç yöntemimiz vardır. Bunlardan birisi yakıtın tükenmesini beklemektir. Yani tüm orman yok olduğunda yangın sönecektir. Başka bir yöntem ateşin hava ile temasını kesmektir. Bunu da ateşin üzerine su dökerek yapabil

NASA Okyanusları Keşfetmeyi Neden Bıraktı? | Eski haritalardaki canavarlar

     Dünyamızın yüzde 70’i sularla kaplıdır. Kalan %30 luk kısmın yaklaşık %30’u çöl %11’i buz %24’ü ise dağlıktır. Bu durumda insanların Dünya üzerinde normal şartlarda yerleşebileceği yaklaşık %10 alan vardır. Antarktika hariç Dünya’nın neredeyse tüm kıta yüzeyi araştırılmış olsa da okyanuslarımızın sadece %5 lik kısmı keşfedildi ve haritalandı. Bu da demek oluyor ki okyanusların %95i tamamen bilinmezlikten ibaret. Bilinmeyen şeyler genellikle ilgi çekicidir. Çünkü bilinmeyen boşluğu doldurmak insanın hayaline kalmıştır. Okyanusların bu bilinmeyen boşluğunda dans eden deniz kızlarını da hayal edebilirsiniz, devasa bir canavar balina da hayal edebilirsiniz. Büyük keşifler çağı olarak bilinen 1500 lü yıllarda denizciler bilinmeyen sulara yelken açıyorlardı. Bu uçsuz bucaksız sulara yelken açmak o dönemler için cesaret isteyen bir işti. Çünkü bu günkü gibi iletişim imkanlarının olmaması bir yana okyanusların derinliklerinde yaşayan bir canavarla karşılaşabileceklerini düşünürlerdi